Ne Manası, Ne De Faydası Var

İnsan olarak, çoğu zaman yalnız kalmayı istesek de genellikle bağlı olabileceğimiz, aidiyet duygumuzu pekiştirecek, perçinleyecek, süreklilik sağlayacak bir şeyler ( her şey olabilir) ararız, bekleriz.

Belki buluruz, yalnızlıktan kurtulduğumuzu düşünürüz, ama aslında hep yalnızız, kalabalıklar içinde olsak bile.

İstesek te yalnız kalamayız, bırakmazlar, sürekli bizleri bir arada tutan, yalnız kalmamızı engelleyen sayısız sebepler çıkar karşımıza.

Bazen bir eşya, bazen sevilen bir insan, (arkadaş, dost, sevgili..) belki bir düşünce, belki bir grup..

Hep ararız, yalnız olsak ta, hayatımız hep aramakla geçiyor.

Tutku ve İçgüdüsel bir biçimde, bu böyle sürüp gidiyor.

Bencillik ve riyakârlık yapmadığımız sürece, aradığımızı, belki istediğimizi buluruz.

Kim bilir!

***

Zeki ve akıllı insan, nerede, ne yapması gerektiğini bilen insandır.

Bazen öyle durumlar ortaya çıkar ki ne kadar akıllı olsanız da, zekânızın bir işe yaramadığını görürsünüz.

İşte o zaman da ya sabredeceksiniz, mevcut belayı def edeceksiniz, ya da yaptığını, söylediğini kabul etmiş gibi görünerek, tabiri caizse aptal ayağına yatarak, mevcut durumdan sıyrılacaksınız.

Yoksa başınıza öyle bela alırsınız ki ne yapsanız da bir türlü kurtulamazsınız.

Peki, yapılan doğru mudur?

Doğrudur veya değildir, o da ayrı bir konu.

***

Herkes insanların kalabalık olduğu muhtelif yerlere girer, çıkar.

Bu, bir taziye yeri de olabilir.

Bir otobüs garajında asker ve sevdiklerini yolcu etmekte olabilir.

Bir düğün ve özel gün de olabilir.

Bir eğlence yeri ya da sohbet toplantısı da olabilir.

Herkes, kendisi için gider.

Elbette giden belli, gidilen yer belli, yapılan iş belli, söylenen söz belli…

Faklı mecralara yönelmenin, hiç manası ve faydası yok.

***

Yapılan işlerde kimi insan başarılı, kimisi başarısız olur.

Bu başarının akıl ve kabiliyetle, tecrübeyle açıklanmaya çalışılır.

Her şeyi akıllı olmakla izah edenler, bir iş başarıldığında “akıllı olduğu için kazandı, aptal olduğu için kaybetti” gibisinden sebeplerle izah ediyorlar.

Ancak bazı gözlemler yaptığımızda; çok akıllı olanların başarısız, çok aptalmış gibi görünenlerin de başarılı ve zengin olduklarını görüyoruz.

Bu da demek oluyor ki her şey Cenab-ı Allah’ın takdiriyle olmaktadır.

O istemedikçe, hiçbir şey sonuca ve başarıya ulaşmayacaktır.

O zaman, demek ki akıl başarıya ve sonuca ulaşmakta sadece bir araç olmaktan öteye gidemiyor.

İnsanoğlunun o kadar da kendine güvenmesi, aklıyla övünmesi akıl karı değildir.

Akıldan ziyade, akılı verene teslimiyet gerekiyor.

Yoksa çevremizde çok akıllı deliler, deli akıllılar var.

Farkı gören, bilen, anlayan, hak veren var mı?

Kerim BAYDAK

[email protected]