İki kadının yolları, kendilerine ait kooperatif evlerine taşındıklarında kesişti. Karşı karşıya, iki farklı kooperatif evlerinde oturuyorlardı. Fakat dip dibe oldukları için, birbirlerininkini balkonlardan görebiliyorlardı. Işıkları yandığı sürece birbirlerine gidip gelebilecekleri konusunda anlaşmışlardı. Ne de olsa ikisi de yalnız yaşıyorlardı.

Hoş, kadınlardan biri dul ve bir çocukluydu. Çok hareketli, lükse düşkün ve de iddialıydı dünyaya meydan okurcasına.

Diğeri hiç evlenmemiş, hatta uzak akrabalar dışında kimi kimsesi yoktu çevresinde. Mazlum, kendi halinde, ürkek, bir o kadar da riskten uzak, güvenli sınırlar çizmişti yaşadığı bu küçük kasabada.

Her ikisi de devlet memuruydu, farklı kurumlarda da olsa. Ne bir eksik, ne bir fazla; işte farklıyız sonunda dedi, içinden dul ve çocuklu olan.

Aradan yıllar yıllar geçti ve bir o kadar da yaşanmışlıklar. Dul ve çocuklu olan kadın, emekli oldu. İş değiştirdi, eş, sevgili değiştirdi, memleket değiştirdi derken, çocuğu büyüdü. Çocuk hastalandı, iyileşti, hastalandı… Kendi hastalandı, iyileşti… Anlayacağınız, köprünün altından çok sular aktı. Yolu, aynı memlekete düştü bir gün.

İki kadının yolları yine kesişti. Dul ve çocuklu olan kadın sordu; “ Emekli oldun mu?”Diğeri yanıtladı:

-Hayır. Çalışıyorum. Gel de bir çayımı iç.

Ne bir eksik, ne bir fazla; işte farklıyız sonunda dedi içinden dul ve çocuklu kadın ve yürü gitti yoluna.

Aradan yine yıllar yıllar geçti ve paralar suyunu çekti. “ Tilki’ nin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır.” Misali dul ve çocuklu kadın memleketine geri döndü. Yine yaşamın koşuşturmalarıyla yıllar geçti. Daha yakın zamanda tekrar karşılaştı iki kadın.

Bu sefer bankada kesişti yolları. Diğer kadının işi bitmişti. Muhakkak, o mevduatı yükseltmekle meşguldü. Dul kadın ise açıkları kapatmakla.”Merhaba” yı aldı ve yine aynı( başka sorulara gerek olmadığından emin)soruyu yöneltti dul kadın; “ Emekli oldun mu?” Diğeri yanıtladı:

-Hayır. Çalışıyorum. Gel bir çayımı iç. Sen neler yapıyorsun? Nasıl gidiyor hayat?

Dul kadın durdu ve yanıtladı:

-Benim çocuğum öldü.

Ne bir eksik, ne bir fazla; sonunda farklıyız işte, diyemedi bu sefer dul kadın.