18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde tek başına iktidara gelen parti olmadı. Seçimlerden sonra DSP-MHP- ANAP Koalisyon Hükümeti kuruldu. Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Bülent Ecevit Başbakan oldu.

DSP-MHP- ANAP Koalisyon Hükümeti iktidarında:

2000 ve 2001 yıllarında iki büyük ekonomik kriz yaşandı. Yüzlerce fabrika ve iş yeri kapandı. Binlerce çalışan işini kaybetti. Ülke ve halk yüzde 40 düzeyinde yoksullaştı.

Koalisyon hükümeti oluşturan bakanların bir kısmının adları yolsuzluk olaylarıma karıştı. Bu bakanlar yüce divanda yargılandılar. Cezalandırıldılar.

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında getirilen yasaklar devam ediyordu.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkın gündemi üzerine siyaset yaptı.

Yırtık ayakkabı giyerek okula gittim.

Simit satarak harçlığımı kazandım.

Yoksul yoksulun halinden anlar.

- İktidar olmak yoksulluğu ortadan kaldırmak, aş ve iş sorununu çözmek istiyorum dedi.

- 3Y diye diye tanımladığıyoksulluğu yolsuzluğu ve yasakları” kaldırmanın,

- Demokrasiyi, hukuku, hak ve Özgürlüğü geliştirmenin ve güvence altına almanın,

- Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratik bir ülke yapmanın sözünü verdi.

Toplumsal ekonomik, siyasal ve kültürel sorunların çözümü arayışı içinde olan halk,

Erdoğan’ın verdiği sözlere inandı.

AKP’ye oy verdi. AKP seçimlerde Birinci parti oldu, %34.3 oy aldı.

Toplam 550 milletvekilinin 363’ünü kazandı.

Büyük bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara geldi.

AKP 20 yıldır iktidar.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde 1 Nisan 2017 tarihinde Anayasa Referandumu yapıldı. Anayasa değiştirildi.

Anayasada yapılan değişiklikle, Atatürk’ün yönetiminde halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi (rejim) değiştirildi.

Tek kişinin aldığı kararlar yönetilen Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi.

24 Haziran 2018 tarihinde seçimler yapıldı.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Partili Cumhurbaşkanı seçildi.

Partili Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’ni tek başına aldığı kararlarla,

Kuranda yer almayan, kuran dışı üretilmiş yapılar olan, Allah’ı ve dini kullanarak çıkar ve güç sağlayan, tarikatlarla birlikte yönetmeye başladı.

Erdoğan’ın yönetime getirdiği tarikatların mensupları devlete egemen oldular.

Erdoğan’ını yönetiminde:

- Ülkede demokrasi yok edildi. Türkiye Cumhuriyeti tek kişinin aldığı kararlarla yönetilen anti-demokratik bir ülke oldu.

- Yargı sistemi, hakimler ve savcılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından, Erdoğan’ın atadığı bakanlardan, AKP üst yöneticilerinden aldıkları talimatlarla hareket etmeye ve karar vermeye başladılar. Ülkede hukuk yok edildi.

- Yurttaş, hak ve sorumluluğu olan, ülkeye ve halka karşı görevi ve sorumluluğu olan, hak ve sorumluluğunun bilinciyle hareket eden,

Ülkeye ve halka karşı görevinin ve sorumluluğunun bir gereği olarak, ülkede yapılan yanlışlara, haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı çıkan,

Görüş ve düşüncesini özgürce açıklamak zorunda olan kişidir.

Hak ve sorumluluğunun ve görevinin bilinciyle hareket ederek, ülkede yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve yanlışlara yönelik görüş ve düşüncelerine açıklayan yurttaşlara yönelik her türlü engelleme ve baskı yapılmaya başlandı ve yurttaşlar susturuldu.

Ülkede, hak hukuk ve özgürlük yok edildi. Türkiye Cumhuriyeti YASAKLAR ülkesi oldu.

Atatürk’ün kurduğu halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin sunduğu fırsatlardan yararlanarak milletvekili, Başbakan, Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, insanlık tarihinde örneği ve benzeri olmayan büyük VEFASIZLIK VE NANKÖRLÜK YAPTI.

Atatürk’ü hafızalardan silmek ve yok etmek,

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ile bağlarını koparmak,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, ilkelerini ve değerlerini yok etmek için elinden geleni yaptı. Yapmaya devam ediyor.

- Vefasız ve nankör yapılarak,

- Söyledikleriyle yaptıkları aynı olmadan siyaset yapılarak yönetilen bir ülkenin,

- İyi yönetilmesi, başarılı olması,

- Kalkınması, gelişmesi, zenginleşmesi,

- Halkın aş ve iş sorunun çözülmesi,

- Ülkenin barış ve huzura kavuşması mümkün değildi.

Nitekim söyledikleriyle yaptıkları aynı olmayan, halka verdiği sözlerini tutmadan siyaset yapan Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti, üzerine oturduğu coğrafyasının kendisine sunduğu “jeopolitik stratejik ve Jeopolitik fırsatlarına, tarihi ve kültürel zenginliklerine, yer altı ve yerüstü varlıklarına, genç ve dinamik insan gücü potansiyeline” rağmen ekonomi çöktü.

Ülke ve halk, yoksullaştı ve geriledi.

Türkiye Cumhuriyeti, gelirinden çok borcu olan bir ülke oldu.

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya ile kavga etmeye başladı.

Türkiye’nin dünyada dostu olan ülke neredeyse kalmadı.

Türkiye’nin dünyadaki itibarı yerle bir oldu.

Toplum benden olanlar beden olmayanlar, inanalar inanmayanlar, Sünni Alevi diye ayrıştırıldı ve bölündü.

Toplumsal barış ve huzur bozuldu.