Bugün mutlu olmayı deneyelim hep birlikte. Zaten mutlu musunuz? Mutluluğa mutluluk katalım o halde..

Mutsuz musunuz peki? O halde mutluluk oyununa başlayabiliriz.

Aynaya baktığınızda gördüğünüz yüze bir daha bakın. Her bir çizginizi tekrar irdeleyin. Gülümsemeyi deneyin. Tebessüm eden yüzünüzün aksine tekrar tekrar bakın. Gülmek her ne kadar çizgileri belirginleştirse de yakışıyor değil mi çehrenize?

Sahip olmak isteyip de olamadığımız birçok şey vardır kuşkusuz. Peki ya sahip olduklarımız? Yetinmeli miyiz onlarla? Tabi ki yetinmek zorunda değiliz. Daha iyisini, daha güzelini istemek elbette hakkımız. Ama varlığına sahip olduğumuz her bir şey de aslına bizim hanemize yazılmış kocaman bir artımız.

Şimdi sahip olamadığımız herşeyi bir kenara itelim. Temelli değil tabi ki. Sahip olacağımız günü beklemek üzere sırayla dizelim. Sahip olduklarımızı da tam karşımıza alıp, biraz irdeleyelim. Ya onlara sahip olamasaydık? Bir düşünün.. Sahip olduğumuz birçok şey var aslınsa. Ama zaten onlara sahip olduğumuz, yokluğunu hissetmediğimiz için pek de önemli görmüyoruz değil mi? Onları kaybettiğinizi düşünün. Hangisi daha kötü? Elindekini kaybetmek mi? İstenilenleri kazanamamak mı? Elimizdekini kaybetmek daha acı verir aslında ama bunu kaybetmeden anlayamayız.

Mutluluk oyunu nerede başlıyor biliyor musunuz? Elimizdekilerle mutlu olmayı denemekle. Niye yok demek yerine, iyi ki var demekle. Belki de yetinmekle. Yetinecek miyiz? Hayır.. Ama bize kalan ne varsa varlığına sevineceğiz. Olmayanlara üzülmek yerine umutla olacakları günü bekleyeceğiz..

Polyanna vardı bilir misiniz? Köyüne gelen ve çocuklara dağıtılan hediye paketlerinden diğer çocuklara oyuncak çoğunlukta olmak üzere birçok kullanabilecekleri eşya çıkmış, fakat Polyanna’ya koltuk değneği çıkmıştı. Herkes onun hayal kırıklığı yaşadığını düşünerek üzülmüşken, sevinen tek bir kişi vardı. O da kendisi. Koltuk değneklerine ihtiyacı olmadığı için sevinmişti..

Biraz Polyanna olmanın kime zararı olur ki? Bugün mutluluk oyunu oynayalım hep birlikte... Severmiş gibi yapanlara inanalım, gidenlerin arkasından yeni bir sayfa açalım, söylenen yalanları bilmiyormuş gibi yapalım ve bir günlüğüne hep birlikte Polyanna olalım..

Şimdi tekrar aynı şeyi yapalım birlikte. Gözlerimizi kapatalım. Sahip olduğumuz herşeyi birer birer gözümüzde canlandıralım ve sahip olmadığımız herşey için bir kenara biraz umut bırakalım.. Derin bir nefes alıp, gözlerimizi açıp, gökyüzünün engin maviliğine bakalım.. Nefes alıyoruz değil mi? Gökyüzünün o güzelliğini görebiliyoruz.. Bir sonraki gün için hala umut edebiliyoruz.. Bizimle birlikte aynı anda bu yazıyı okuyup, aynı anda başını gökyüzüne kaldıran birileri mutlaka vardır.. Gökyüzünün engin maviliğine gülümseyelim hadi birlikte. Kim bilir belki de birbirimize gülümsemişizdir yine..

Hoşça, dostça, umutla kalın..

                     Emine ÖZEL SUMMAK