Hayata biraz mola vermek gerek bazen. Tüm uğraşları bir kenara atmak, tüm mecburiyetleri bir süreliğine özgür bırakmak.

Hayatın içinde, tam da özgür olduğumuz bir nokta bulmak gerek bazen ve o noktayı genişletene dek, nefes almadan devam etmek. Kendimizi sığdıracak bir alan yaratınca da; derin bir nefes alıp, süresiz bir mola vermek.

Kendimize de, başkalarına ayırdığımız zaman kadar, zaman ayırmak gerek bazen. Kimsenin bilmediği bir zeminde, kimsenin değmediği yerlerde ve kimsenin ulaşamayacağı ücra köşelerde. Nefesimizi sadece kendimiz için aldığımızı ispatlayana dek kendimize, molamızı sürdürmeliyiz, son ana ve son nefese kadar belki de..

Sevdiğimiz ne varsa yapmalı, zamanı geldiğinde ve hatta zamanı hiç olmasa bile. O zamanı yaratmalı, sevdiklerimize yarattığımız kadar kendimize de..

Küçük bir kulaklık yeter bazen, dünyanın tüm gürültülerinden arınmak için, hafif bir müzik, derinden gelen bir ses ve kulaklarda hoş bir tını bırakan bir melodi. Bazen de; tek bir cümle yeter, sayfalarca yazmaya başlamak için kendimize. Sadece kendimize yazmak gerek bazen de. Sadece kendimize okumak ve sadece içimizde yok olmak.

Büyük usta Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabını mutlaka biliyorsunuzdur. Çoğu bölümlerinde bir cümle bazen iki sayfayı aşacak kadar uzun olabiliyor ve eğer o kocaman cümleyi defalarca okumaya gerek kalmadan, sadece bir ya da iki kez okuduktan sonra sindirebiliyorsanız, ne mutlu size. Hayatın mecburiyetleri çok da etkisi altına almamış sizi belki de. Eğer o upuzun cümleleri onlarca kez okuyup, bir kere daha okumayı düşünüyorsanız, o zaman dinlenme zamanını ertelememeniz gerekir fikrimce. Uzunca bir dinlence iyi gelecektir, hem ruhunuza hem de bedeninize.

Mecburiyetler asla bitmez. Yapılacak işler, tutulması gereken sözler, ocağa konulacak bir kap yemek telaşı, günün koşturması.. Hiçbiri bitmez ve bunların bitmesini beklerken , bir bakmışız ki; ömür de gidiyor elden.

Ayaklarınızı uzatın bu kez sadece. Gökyüzüne bakmayalım bu kez, bu kez sadece kendimize bakalım. Ne kadar ihtiyacımız varsa, derin bir nefes almaya, alalım hiçbir zorunluluğu düşünmeden özgürce, verelim nefesimizi rahatlamak için biraz daha uzatalım ayaklarımızı ve sadece kendimizi düşünelim. Rahatlayana dek de; hiçbir sorumluluğumuzu aklımıza getirmeyelim.

Mecburiyetler, elimizi kolumuzu ne kadar bağlarsa; kendimize bağımız bir o kadar azalır zamanla. Ömür geçip giderken, her güneş doğmasında bir kez daha... Pişmanlıklar fayda etmez, bazı zorunlulukları yapıp da, kendimiz için bir şey yapmadığımızı sorgulamaya.

Vakit ne kadar az olsa da; bugün bir fırsat bulup kendimize zaman ayırmayı deneyelim hadi hep birlikte. Kendi vaktimizden çalmayalım, çaldırmayalım. Hayat için küçük, kendimiz için kocaman bir molaya başlayalım.

En önemlisi de, hep hoşça, dostça ve sevgiyle kalalım..

                                            Emine ÖZEL SUMMAK