“Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık, zihninin aydınlığı kadar olacaktır.” Cemil Meriç

Parlamenter sisteminden Başkanlık sitemine geçiş aşamasından bazı kanunların tekrardan görüşülmesi ve düzenlenmesi için siyasi partiler, uzlaşma alanı aradılar. Başkanlık konusunun ilk günden ve gündeme geldiği andan bu yana bazı muhalif partilerin tavırları ortadadır. Bu muhalif parti(ler) nasıl bir düzenleme yapacak ya da Türkiye’ye ne gibi katkıları sağlayacak gibi düşünceleri bir tarafa bırakarak, siyasi bir düşünceyle olaya yaklaşarak, Başkanlık kelimesini dahi kabul etmediklerini ve tartışma konusu yapmaya bile çekindiler. Bu öneri AKP’den geldiği için ayrıca problem olmuş ve var gücüyle karşı durulması gerektiği düşüncesi hâkimdi.  Bu da yetmezmiş gibi uzlaşmacı bir yaklaşım sergileyen partileri de zan altında bırakarak, suçlayarak ve bir çıkmaza sokmaları da üzücü olmuştur. Mesele partilerin olmadığını her defasında dile getiren AKP – MHP tartışılan konunun Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir durumun söz konusu olduğu ve zamanında yaşanan tıkanıkların bir daha yaşanmaması için yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalar bir kişiye odaklanarak yapılan çalışmalar olmadığı gibi bundan sonra da gelecek olan hükümetler için daha önce yaşadıkları sıkıntıların tekrardan gündeme gelmemesi ve enerjilerini tıkanmış yasalarla değil de ülkenin kalkınması ve gelişmesi için çaba sarf edilmesi gerektiği yönde yapılan çalışmalardır.   

Anayasa çalışmaları ve değişikliği görüşmeleri sırasında yaşanan o çirkin görüntüler milleti temsil eden TBMM’ye yakışmamıştır. Bazı vekillerin “Milletin kürsüsünü korumak için biz buradayız” sözleri dile getirmesi kendilerine ve temsilcisi oldukları vatandaşa büyük bir haksızlık yapılmıştır. Aynı şekilde buna benzer konuşmaların devam etmesi bir partiye ve partinin temsilcilerine yakışmayan durumdur. “Tüm milletvekillerimiz kürsünün etrafına gidip, kürsüye sahip çıktıkları zaman, bu olay geniş kitlelere duyurulmuş oldu.” gibi yaklaşımlar kabul edilir cinsten değildir. TBMM’de kürsünün sökülmesi, bir milletvekilinin burnunun kırılması, diğerinin ayağının ısırılması ve havada uçan yumrukları meşrulaştırmaya çalışıyor olması onların haklı olduğu tezini ortaya koymamaktadır. Adeta, Meclis’ten dünyaya servis edilen o rezil görüntüler karşısında mutluluğunu ortaya koyuyor. Görülüyor ki işine geldiklerinde Atatürk’ün izindeyiz diye söyleyeceksin, öte tarafta Meclis’i çalışmaz duruma getirmek için de her türlü engeli ortaya koyacaksın. Bu nasıl bir çelişki anlamakta insan zorlanıyor.

Muhalif partiler yapılan düzenlemelere karşı çıkabilir. Tabii ki bu doğal hakkıdır ve bunun için herhangi bir engel de yoktur. Seçmenine karşı herhangi açıklaması olmayan yalnızca AKP’ye karşı tavır sergilemesi kısır ve sığ siyasetinden başka bir şey değildir. Önemli olan karşı çıkılan kanuna istinaden, kendilerinin de bir önerisi olması gerekir. Olayı takip eden vatandaş da her ikisi için bir mukayese fırsatı bularak hangisinin yanlış olduğu, hangisinin doğru olduğu karara varması açısından da büyük ehemmiyet taşımaktadır. Önerisi olmadığı gibi yapılan düzenlemeye de karşı çıkılması tam bir komedidir.  Türkiye milleti yaşanan gelişmeleri görüyor, zaten görüldüğü gibi seçim sonuçları da ortadır. Bu zor süreçte bir ve beraber olmak için gayret edilmesi gerektiği gibi var olan sorunu da aklıselimle masaya yatırarak, enine-boyuna, saygı ve çerçevesinden tartışmak kendilerine daha çok yakışacaktır.

 

Vesselam!!!