Gelişmiş ülkeler, sömürdükleri ülkeler de çok ses istemezler. Onlar, daha az insanla muhattap olup, daha masrafsız ve daha sorunsuz iş çıkarmayı yeğlerler.

Buna rahmetli Prof. Dr. Y. Nuri Öztürk’ün bir tespitiyle örnek vermek istiyorum:

“Eskiden İran’da çaya tatlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu. İngilizler, İran’a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar.


Sonra İranlı Mollalarla irtibat kurdular: İngilizler Mollaların vereceği FETVA karşılığında, kazancın %10’nu teklif ettiler.

Mollalar bu teklifi kabul ettiler. İran’da Cuma namazları o bölgenin en büyük camisinde ve çok kalabalık olarak kılınıyor olup, bir Cuma hutbesinde Mollalar şu VAAZI verdiler: “Siz Allah’ın nimeti olan HURMA ve ÜZÜMÜ nasıl olur da çaya katarsınız? Bundan böyle çaya şeker katacaksınız…”

Bu VAAZDAN sonra İranlılar çaya şeker katmaya başladılar. İşler yoluna girince, İngiliz’ler, Mollalara verdikleri %10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladılar…

Bunun üzerine Mollalar ilk Cuma hutbesinde ikinci bir FETVA daha verdiler: “Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir.” Dediler

Bu FETVA üzerine İranlılar, evlerindeki şekerleri sokaklara döktüler. Bu durum üzerine İngiliz firmaları, mecburen Mollalarla yeniden masaya oturmak zorunda kaldı. Fakat Mollalar bu sefer, İngiliz firmalarından %20 pay istediler


Eee… Dinsizin hakkından sahte ve uydurma Muaviye İslam inançlı sahtekâr imanlı (!) gelir(miş)…

İngiliz’ler çaresiz kabul ettiler…

Bunun üzerine Mollalar, ilk Cuma hutbesinde bu seferde şu fetvayı verdiler: “Biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik. Şekerleri sokaklara dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldırarak içeceksiniz” dediler…

Tabii ki bu FETVA İran halkı tarafından hemen yaşama geçirildi…

Dinin cahil insanları aldatmak, yönlendirmek, onları sömürmek açısından ne kadar etkili olduğunu gösteren bir örnektir. Bu İran’da gerçekleşen yaşanmışlık…”

Din çoğu insan için bir afyon görevi görür. Ve bunu çok iyi bilen %1 lik kesim toplumun geri kalan %90' nini bu şekilde yönetir, yönlendirir, amaçları doğrulsunda kullanır. Ve ne yazık kullanılan da kullananda bu durumdan memnundur. Bu sebeple ne yazik ki bize sadece yazmak ve bunları ifade etmek düşüyor. Okyanusta bir damla olmak ve belki de dalga etkisiyle bir kişiye bile olsa acaba diye sordurtmak dışında ne bir amacım nede bir beklentim var.

Sor, sorgula, düşün, tart, kıyasla, konuş,dinle, aklini kullan.

Hipnoz olma, aklını kullan, ahlaklı ol, kimsenin amacına hizmet etme, kimseyi kullanma ve kimseye kendini kullandirtma.

Doğrular ve yanlislar kişiye göre değişmez. Tıpkı siyah ve beyaz gibi ya siyahsin ya da beyaz, gri insanlar tehlikelidir, çünkü net değillerdir ve hiçbir zaman tam olarak yapmak istediğini anlayamazsin. Zaten o'da gerçek niyetini gizleme konusunda ustadir.


Kör ve sağır olma, dilsiz ve suskun kalma.

Ve en önemlisi de kendini kandırma, aldatma, inandırma, yaptıklarının sorumluluğunu al, kendine yalan söyleme...