Hikâyemiz Selçuklu Devleti’nin ünlü veziri Nizamülmülk’ün “Siyasetname” adlı eserinden.

… Behram Gur, ertesi gün erkenden atına binip, çölde ilerlemeye başladı Hem gidiyor, hem de düşünüyordu. Güneş yükseldiğinde 20 - 25 km.lik bir yol almıştı.

Fazla düşünmeden, kendinden geçmiş ve güneş fazlasıyla tesir ettiğinden acıkıp, susamış, bir yudum suya muhtaç olmuştu. Çölde bir yerden duman yükseldiğini gördü. Herhalde orada insan vardır diye düşünüp, atını duman yönüne çevirdi.

Yaklaşınca kapısına bir köpek asılmış çadır ile uyuyan koyun sürüleri görünce şaşırdı. Çadıra yaklaşınca, içerden bir adam çıktı. Kendisine selâm vererek, inmesine yardım edip, yanında ne varsa tanımadığı padişaha ikram etti. Behram, ona, "Evvelâ bu köpeğin macerasını öğreneceğim, ondan sonra yemek yeriz" dedi.

(Adam şunları anlattı):

“Bu benim en emniyet ettiğim biri (köpek) idi. Sanatını bildiğinden bu koyun sürülerini kendisine bırakırdım. On adamın yerini tutardı. Hiç bir kurt onun korkusundan sürünün etrafında dolaşamazdı. Her iş için şehre gidiyor ve dönüyordum. Bu köpek hayvanları otlağa götürüyor ve eksiksiz geri getiriyordu.

Günler böyle geçerken bir gün koyunları saydım, olması lâzım gelenden bir kaç tanesi eksik geldi, buraya asla hırsız gelmediğinden, koyunlarımın her gün niçin bir kaçının eksildiğine akıl erdiremiyordum. Koyunlarını otlattığım âmil, her yıl koyunların tam sayısını alarak, bana hakkımı verir, gelip benden tam sayı isterdi.

Meğer bu köpek arkadaş olduğu bir dişi kurdu kendisine eş edinmiş. Ben bu işten habersiz, odun toplamak için bir gün sahraya gidip, dönüşte tepeden inerken koyunların otladığını ve yanlarına bir kurdun geldiğini görünce bir çalının arkasına gizlenerek, seyre başladım. Köpek kurdu görünce onun yanına gelip, kuyruğunu sallamaya başladı. Kurt sükunetle durunca köpek üzerine çıktı ve birlikte aşağıya gittiler. Daha sonra köşeye çekilip uykuya daldığından, kurt sürüye dalarak bir koyunu tutup, parçalayarak yedi. Köpek hiç ses çıkarmadı. Ben kurtla köpek arasındaki bu muameleyi görünce, koyunların eksilmesinin sebebinin köpeğin yolsuzluğundan olduğunu anladım, tutup onu idam ettim."

***

Bu hikâye zamanın İran hükümdarı Behram döneminde yaşanmıştır. Behram, çobandan gördüğü bu olay üzerine uzun zamandır ülkesinde aradığı hainin/zalimin içerden biri olduğunu anlar ve saraya gittiğinde ilk işi vezirini ve onun suç ortaklarını bu köpek gibi idam etmek olur.

***

Her hikâyede bir ibret, her ibretin bir hikâyesi vardır. İbret ise alınması gereken ders demektir. Tarihimiz ibret almamız gereken o kadar çok örneklerle dolu ki…

Ders almak da, ibret almak da, kıssalardan hisse çıkarmak da elbette bir nasip meselesidir.