''Kıyaslamayın Atatürk'ü kimseyle.'' diyorlar.. Kıyas değil, hatırlatmak, örnek göstermektir bu.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1925'te 682 nolu kanunla yerli tohum bedavaya halka dağıtıldı. Bugün yerli tohum yasak.. Aşar vergisini kaldırdı Atatürk.. Mangal gibi yürek ister bunu yapmaya.. Osmanlı hanedanı, köylüye hem ektirirdi, hem ektiğinden %10 vergi alırdı.. Ekmezsen, çiftbozan vergisi alırdı.. Hayvanın varsa adet-i ağnam, yoksa yave alırdı.. Evliysen vergi, değilsen vergi.. Resm-i çift, bennak, arusane, mücerred gibi.. Sefere çocuğunu gönderiyorsun, bir de üzerine resmi nüzul vergisi veriyorsun.. Bütün bu vergileri Atatürk kaldırdı.. Devletin önemli gelir kaynaklarıydı ama, köylüye dağları yükle daha iyi.. Sonra ne mi oldu? Hanedanın 1 karış toprak vermediği Türk köylüsüne Atatürk, 711.000 hektar araziyi, öküzüyle beraber bedavaya dağıtıyor. Amele değilsin artık, işçisin diyor! İlk defa bir devlet adamı yapıyor bunu.. 1924-1930 arası tarımı destekleme kredisi, 17 milyondan 35 milyona çıkıyor.. Çağdaş tarım için bir de tarım okulları açmış çiftçinin dibinde.. Alınan kredilerin tamamını, sanayileşmeye harcamış.. Örneğin Rusya'dan alınan kredi ile, dokuma sanayi kurmuş.. Avrupadan alınanla Karabük Demir Çelik'i.. Türk parasını koruma kanunu çıkarıyor..

Var mı başka yapan? (Bknz Atatürk dönemi Türkiye-Kafkas ünv.. ve Atatürk dönemi ekonomi politikası adlı kitap, A.Ü siyasal b. fak. tarafından..) 1935/1938 arası Almanya ile ihracat %15ten, %44e çıkmış. Hadi buyur yap 3 yılda? Alkışlayalım? Hem 1929 ekonomik buhranı sonrası, dünya kırılırken yapıyor bunu.. İlk 5 yıllık plan, 1934'te başlıyor.. Klasik ekonomi politikalarına tekmeyi basmış Atatürk, devletçilik ilkesiyle yani deyim yerindeyse milliyetçi, Türkçü ekonomi politikalarıyla ders vermiş avrupaya.. Dokuma, maden, kağıt, kimya, cam, çimento gibi sektörde uyguladığı devletçilik ile, sadece yerli üretimle, tüm talebin %80ini karşılamayı başarmış Atatürk'ün Türkiye'si.. SavaşLARdan çıkmış bir ülkede bu bir mucizedir. Atatürk ekonomist değildi, maliyeci değildi.. Yetmiyor, baktı ki Türkiye'yi tutan yok, ikinci 5 yıllık kalkınma planı yapıyor.. 112 milyon yatırım hazır, hem de ağır sanayi, demir-çelik, makine sanayi üzerine ve o tarihte vefat ediyor.. Yaptığı kalkınma planları vefatından sonra çöpe atıldı.. Truman, Marshall gibi anlaşmalarla her şeyi kaldırdılar.

Bugün bulgardan saman, Rusya'dan nohut, Kanada'dan mercimek, Sudan'dan zeytinyağ, İsrail'den tohum ve tıbbı malzeme alıyoruz. Birileri de ''Atatürk elini ceketine şöyle koyuyor hmm demek ki o böyle biri'' diyor.. Kafa boş olunca, ele kola bakarak insan seçerler, mahalle gacısı gibi..

Satmak kolay! Aç 46 fabrika da görelim! Ve O yıllarda Türkiye nüfusu 10-20 milyon arasındaydı. Nüfusa oranla devasa yatırımlardı. Bugün 80 milyon biz 5 milyon mülteci var ülkede ama ağır sanayi yatırımı yok. Varsa yoksa tüketim, üretime sırt dönülmüs. Oysaki üretim yoksa bağımsızlıkta yoktur, ekonomide yoktur.

Tüm bilgiler ve çok daha fazlası Kafkas ünv tarafından hazırlanan Atatürk dönemi Türkiye Ekonomisi 1923/1938 adlı makalede ve 1982 Ankara ünv - Atatürk dönemi ekonomi politikası ve Türkiyenin ekonomik gelişmesi semineri adlı kitapta...
Tarihi olaylar ve fotoğraflar sitesinden alıntıdır