Çeşitli huy ve karakterde sayısız insan vardır.

İyi olanlar var, kötü olanlar var.

İyilik yapanlar, kötülük yapanlar var.

Haksızlık yaparak kul hakkı yiyenler var, hakkı yenilenler var.

Bilerek veya bilmeyerek haksızlıklara sebep olanlar çokça var.

Kendisiyle övünenler ve sadece kendisini kandıranlar var, başkalarını kandırdığını düşünenler var.

İyi olanlar zaten iyidir, elbette onlara lafımız yok, ancak esas sorunlu ve problemli olanlar kötü olanlaradır söyleyeceklerimiz.

Ancak kötü de olsa, hiç kimse kötü, haksız, huysuz ve karaktersiz sıfatlarını kimse sahiplenmez, kendisine yakıştırmaz.

Hatta hep başkalarının kötü olduğunu söyleyerek, suçlamaya başlarlar.

En azılı katiller, çete, mafya mensupları bile eşine, çocuklarına ve sevdiklerine hoşgörülü davranır, iyilikle muamele ederler.

Oysa çoğu kimseler, kul hakkın girdiklerini, kul hakkı yediklerini, haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe vesile olduklarını, müsebbibi olduklarını kabul etmezler; ama her şeyin apaçık, ayan beyan ortada olduğunu görmezler, bilmezler, belki de hesaplarına gelmez.

Şöyle bir an durup etrafınıza bakacak olursanız, ne denli doğru söylediğimiz görülecektir.

Öyle bir hale gelmişiz ki, anne-baba çocuklarla, çocuklar anne-babayla konuşmaz, kardeş kardeşle küser konuşmaz.

Yakın akrabalar birbirine kin güderler, komşu komşusunun kuyusunu kazır, özellikle siyaset ve hayatımız her alanında insanlar birbirinin düşmanıymış gibi tavırlar sergiliyorlar.

Herkes birbirini suçluyor, ama kimse aynaya bakıp kendisinin de suçlu ve haksız olabileceğini düşünmüyor, kabullenmiyor.

Hâsılı etrafımızda tanık olduğumuz sayısız durumlarla karşılaşıyoruz.

Gayet normal gibi karşılaşıyor, hayatın debdebesi içerisinde umursamıyor, sıradan bir durummuş gibi görüyoruz.

Kiminle konuşsanız, pek de normal bir durum gibi görmemektedir, öyle yenilir, yutulur şeyler olmadığını, haksız, hukuksuz, sıra dışı durumlar olduğunu size söyleyecektir.

İşin aslını, astarını, geri planda neler olup bittiğini, neden böyle olduğunu, 5N1K sının izahını edememektedir.

Kimse haksız olabileceğini, yanlış anladığını ve anlaşılabileceğini düşünemiyor, akıl, izan, vicdan, merhamet gibi değerleri bir kenara bırakıyor.

İnsan denen canlı; yaptıklarıyla, hem melekleşebiliyor, hem şeytanlaşabiliyor.

Kendisine harikulade düşünme, tasavvur ve idrak etme kabiliyetleriyle, günahı-sevabı, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı ayırt edebilecek durumdadır.

İnsanların hepsi aynı değildir.

İşine geldiği gibi hareket edenler olabileceği gibi, başkasının işine geldiği gibi hareket edenler de olacaktır.

İnsanî hislerden, hassasiyetlerden bihaber olarak hareket edenler olabileceği gibi, kul hakkından korkarak dini, vicdani hassasiyetlerle hareket edenler de olmaktadır şüphesiz.

İnsanlar arasında, kim kimi kandırıyor, niye kandırıyor, neden, niçin kandırıyor, bunu/bunları yaparken, ne/neler kazanıyor, ne/neler kaybediyor, âdeta bir muamma.

Bir kısır döngüdür, sürüp gidiyor.

Kerim BAYDAK

[email protected]