Gezdiğim gördüğüm yerlerde genellikle Adıyaman ile kıyas yaparım. Adıyaman ile benzer yönler, Adıyaman’dan ayıran özellikleri göz önüne getirince ‘keşke bizde de olsa’ dediğim şeyleri de yöneticilerimizin dikkatine sunmak isterim.

Kırşehir’i gezdiğim zaman genel anlamda benzerliklerle karşılaştım. İklimi neredeyse Adıyaman ile aynı. Şehrin orta yerinde tıpkı Adıyaman gibi bir kalesi var. Bu kalelerden baktığınızda şehri dört tarafından kuş bakışı görmek mümkün.

İnsanların giyim kuşamı günümüz Türkiye’sinde var olan klasik tarzda. Her iki ilin yerel lehçelerinde farklılıklar olsa da düzgün bir Türkçe konuşuluyor. İnsanları sempatik, yardımsever ve oldukça misafirperverler. Vatandaşları vatanına, devletine, bayrağına bağlı, her iki ilde de huzur hakim.

Her iki ilinde tarihi geçmişi çok eskilere dayanıyor. Kırşehir Ankara Kayseri gibi büyük iller arasında sıkışmışken, Adıyaman Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa, Kahramanmaraş gibi büyük şehirler arasına sıkışmış.

Tarihi camiler, kaleler, köprüler, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri var. Şiir, müzik, düğün dernek dediğimiz eğlence kültürleri bir birleri ile örtüşüyor. Kırşehir’de Aşık Paşa ön plana çıkmış, Adıyaman’da Sahabe Safvan bin Muattal…

Özetlemek gerekirse fotoğrafların bütününe baktığınızda benzerlikler, örtüşen yönler bayağı fazla ama farklı yönleri de yok değil.

Mesela Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ile yaptığımız görüşmede bir yılda 690 sosyal, kültürel etkinlik yapıldığını öğrendik. Merkez nüfusu Adıyaman’ın yarısı olan bir ilde hafta sonları dahil neredeyse her gün iki etkinlik yapılması müthiş bir şey. Hatta biz Kültür Merkezinin bir salonunda şiir programı yaparken, yanı başımızdaki diğer salonda pop sanatçısı müzik konseri vardı. İnsanlar mesaiden sonra evlerine değil, kültür merkezine gidiyorlar. Öyle kapılarda güvenlik, kalabalık, gişe falan da yok. İsteyen istediği salona geçip hoşça vakit geçiriyor. Keşke Adıyaman’da da böyle faaliyetler olsa dedim kendi kendime.

Bu tür sanat, kültürel faaliyetler eğitime de yansımış ve Kırşehir’de ülkede söz sahibi Osman Bölükbaşı, Uğur Mumcu, Erdal Sarızeybek, Halil Sezai Erkut, Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli, Mustafa Bumin, Haşim Kılıç gibi kişiler, sanat anlamında ise Çekiç Ali, Muharrem ve Neşet Ertaş gibi ustalar yetişmiş.

Kırşehir’de doğal güzellikler, termaller, tarihi ve turistik mekanlar, oluşmuş kültür varlıkları çok güzel işleniyor ve buralar cazibe merkezleri haline getirilerek turizme kazandırılıyor. Oysa Adıyaman’da Sahabe külliyesi, Nemrut dağı, Menzil, Cendere, Atatürk Barajı, Mor Petrus ve Mor Paulus Kilisesi, Perre Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü, Arsameia Ören Yeri, Ulu Cami, Keleş Konağı gibi değerler var. Her ilçemizde de ayrı ayrı güzellikler, tarihi yerler var.

Sanatçılarımız; Zara, Nurettin Rençber, Latif Doğan, Kahtalı Mıçı, Aziz Çelik, İrfan Turan, Ali Tekintüre, Hacı Çiçek, dünyaca ünlü Ressamımız Remzi Taşkıran gibi isimleri niye değerlendirmiyoruz? Bu değerlerimizi Neşet Ertaş Gönül Sultanları Sanat Merkezi gibi bir yerde tanıtabiliriz.

Onlarca siyasetçimiz, akademisyenimiz, sporcumuz, şairimiz, yazarımız var. Yemek kültürü derseniz; işlenebilirse Türkiye’nin en zengin illerinden biriyiz. Patenti ilimizde olan Çiğköfte, bununla birlikte harfhane gecelerimiz çok iyi değerlendirilebilir.

Hangi pencereden bakarsanız bakın değerlendirilmesi gereken zenginliklerimizi görürüz. Unumuz, şekerimiz, yağımız var. Aslında helva da yapıyoruz. Ama bence daha iyisini yapabiliriz.

Selam ve dua ile…

Fahrettin Çelik

Adıyaman – 02.12.2022