Kim, Nerede, Nasıl Mutlu Acaba?
Avuçlarıma doldurmuşum, tüm yaşantımı, duygularımı ve düşüncelerimi...
Hatta bütün içtenliğimle iyiliklerimi, iyi yönlerimi…
İsteyene gidiyor, anlayana yarıyor, faydalanmak isteyene merhem oluyor.
Ona, buna, şuna derken, ellerim bomboş kalıyor.
Sadece işe yaramayanlar, beni benden ediyor, istemesem de…
Hayatın boş olması üzüyor, hem de çok kırıyor, en ince yerinden…
Son pişmanlıklar da kar etmiyor, bana kalan, üzüntü, keder ve kahır…
Bilemiyorum!
***
Her şeyin vakti zamanı var.
Vade doldu mu her şey nihayete erer.
İsyankâr ve gafil olmaya gerek yok.
İşte rahmet yağmaya başladı.
Gökyüzü kızıla boyanmış.
Sağanak yağıyor yağmur.
Tereddüte mahal yok her şey olacağına varır.
Her şeyin en iyisini "o" bilir.
Yeter ki ümidimizi kaybetmeyelim
***
Yasayanlar doğmuştur.
Ölenler de doğmuştur.
Doğanlar da ölmüştür.
Doğanların sevildiği, sevinildiği kadar, ölenlerde illa ki sevilmiştir.
Çünkü doğanlar kiminde çocuktur, kimine torundur, kimine yeğendir.
Ölenlerden kimi çocuğudur, kiminin torunudur, kiminin yeğenidir, gelindir, damattır, kardeştir, arkadaştır, dosttur...
Önemli olan, iste o iki ezan’lık yaşam arasını doldurabilmektir, dolu dolu yaşayabilmektir.
***
İnsan olarak girdiğimiz bazı mekânlarda rahat edemezken, huzursuz olurken, bazı mekânlarda da rahat ediyoruz, huzur buluyoruz, mutlu oluyoruz.
Bazı mekânlarda ki bazı kişilerden rahatsız olduğumuz gibi, bazı kişilerin olmasından da haz alırız.
Söyle bir an durup düşünecek olursanız, “hangi mekânlarda mutlu oluyorum acaba?” diye.
Eviniz mi?
Kırlara-doğaya-pikniğe çıkmak mı?
Tarihi mekânlar mı?
Kahvehane ya da kafeler mi?
Kütüphaneler mi?
İşyerleri mi?
Stadyumlar mı?
Okullar mı?
Alışveriş merkezleri mi?
Ya da başka yerler mi?
Kim bilir!
Her yerin havası, kokusu, dokusu, yaşattıkları ve yaşatacakları, anıları, tefekkürü farklıdır ve kişiyi etkiler, farklı dünyalara götürür.
Hiç kendinize sordunuz mu?
“Ben nerede ve nasıl bir yerde, rahat ediyorum, huzur buluyorum, mutlu oluyorum?”
Kerim BAYDAK
