Ne zordur kendini bilmek ve ardından kendini kabullenmek! Üstelik ne olup olmadığını daha doğru dürüst bilmezken.

“Zor dönemlerde, kendimize hayatın daha büyük sorularını sormaya başlarız, acıların neden var olduğunu, en sağlam planlarımızın neden istediğimiz gibi gitmediğini, hayatı yöneten şeyin, rastlantıların sessiz eli mi, yoksa seçeneklerin güçlü yumruğu mu olduğunu bilmek isteriz.”

Evet, bu alıntıda bahsedilen ne olursa olsun; beni etkileyen “ güçlü yumruk “ söz öbeği oldu. İsyanımı bir zamanlar yumruğumu masaya vurarak dillendirmek, nadir de olsa tarzım olmuştu. En son, yıllar önce yaptım onu. Bir daha da o gaflette bulunmamak için çok duacıyım. Çünkü o yumruk sonra benim mideme iniyor. O günler için utanç yaşasam da, biraz da açıkçası “ cesaretimden “ yana kutluyordum kendimi. Sonra böyle  “ erkeksi “ bir tavrın beni incittiğini fark ettim. “ Kadın “ olmak adına, bu davranıştan kurtulmak istedim. Bu gün ise; sadece  “iyi bir insan “ olmak adına bunu istiyorum.

Sert köşelerim o kadar canımı yakıyor ki… Anlatılmaz yaşanır. Ruhum gibi bedenim de hassaslaştı sanırım; bakıyorum yumuşacık kumaşlarla sarıp sarmalamak istiyorum onu. Ruhumu da, kendimi kabullenerek gün geçtikçe onaracağımı düşünüyorum. Zihinsel bir düşünce olan bu istek, gönlüme de indiğinde işlem tamamlanmış olacak. Geriye şu soru kalacak: “ Borcum nedir? “