Sabah kalktım. İsteksizim yeni günü karşılama konusunda. Malum, meşhur coronalı günler. Bilincim onunla dolu ve yorumlamakta güçlük çekiyor. Ben de en iyisi bilinçaltıma danışayım dedim ve rüyalarıma sordum:

“ Bana bugün ne öğreteceksiniz?”

“Bugün” dediğim için gülümsediğinizi hisseder gibi oldum. Tabii ya, yeni geliştirmeye çalıştığım inancımdan size bahsetmedim. Uzun uzadıya anlatmaktansa,   Meltem Güner’ in yeni aldığım “ Rüya “ adlı kitabının ön sayfalarında yer alan özlü sözleri aktarmakla yetineyim.

“Hayat yorumlandığı şekliyle yaşanan bir rüyadır.”

Diğer sayfada:

Bilim insanları, “ Memeli canlılar rüya görür.” diyor. Son araştırmalar, meyve sineklerinin rüya gördüğünü gösteriyor.

“ Bizi rüyasında gören bir rüya var.” Aborjinler

Önsözünde ise, kitapla ilgili şu paragraf aydınlatıcı bence:

“Bu kitap; rüyasının rehberliğiyle kendine yakınlaşmaya, sembollerin kadim diliyle kendi kodlarını okuyarak yenilenmeye, korkularından özgürleşmeye, geleneğinden geleni fark ederek geleceğe katacaklarına karar vermeye ve en önemlisi “ iki dünyayı bir etmeye “ niyeti olanlar için yazıldı.”

Kapağında da “ Uyanmak için uyumaya hazır mısın? “  yazıyor.

Bu inançla çıktım yola. Geçenlerde gördüğüm rüyayı hayırlara vesile olması dileğiyle yazıyorum.

“Buz dağı mı desem yoksa tuz dağı mı? Anlayamadığım bu dağların arasında yürüdük. Daha doğrusu adam yürüyordu, ben de onu izliyordum. Nefes nefeseydik. Hava karardı, bir kadın eklendi. Nehirde bir sandal görünüyordu ve çok yakındı sanki. Fakat git git bitmek bilmedi. Adamla kadın konaklamak istediler. Ben yürümeye devam ettim, derken arkama dönüp baktım tepeden aşağıya sesleri duyuldu yalnızca. Bir de öndekilerin elinde zayıf, onların arkasındakilerde biraz daha kuvvetli bir ışık gördüm. İyice telaşlandım ve hızlandım. Onlar da hızlandı. Eklendiklerini son anda fark ettiğim arkadaki iki adam öndeki adamla kadını yakaladı ve kadını almak istediler. Adamlar kavgaya tutuştu. Bağırış çağırışlarını duydum, korku ve gerginlikle uyandım.”

Bu rüya, bana aslında gündemdeki olayların göremediğim bir derinliği, fark edemediğim bir yönü olduğunu hatırlatıyor. Kurallara, en başta da kendime koyduğum kurallara karşı acayip öfkeliyim. Kendimden kaçasım var. Fakat bir yanımla da yaşamın içinde akıp gitmek istiyorum. Günlerin getirdiği baskıyı hissediyorum. Elimden gelenin en iyisi ile kendimi özgürce ifade etmeyi her geçen gün öğreniyorum, uyguluyorum, emin ellerdeyim. Daha fazlası aydınlanacak.