Çoğu zaman “bilgi” dediğimizde insanın beş duyu ile kavrayıp elde ettiği şeyleri kastederiz. Oysa böyle bilgiler, elde edildiği araçların yetersizliği ya da sınırlılığı nedeniyle eksik ve yanıltıcıdır.

Böyle olduğu gibi; sadece duyduklarını veya sadece gördüklerini gerçek bilgi olduğunu iddia edenler de genelde yanılırlar.

Bu konuyu meşhur fil benzetmeyle açıklayalım. Hikâyemiz özetle şöyledir:

Bir padişaha hediye olarak Hindistan'dan bir fil gelmişti. Onu sarayın ahırına koydular. Hayatlarında hiç fil görmemiş insanlar onu görmeye geldiler ama ahır karanlıktı. Biri fikir edinmek için ellerini uzattığında filin hortumunu yakaladı. Adam hortumu yokladı, eğdi büktü ve arkadaşlarına:

Bu fil içi boş yumuşak bir boruya benziyor” dedi.

Bir diğeri filin kulağını tutmuştu, onu kadife gibi kalın ve yumuşak bir yelpazeye benzetti. Başka bir adam filin ayağını yokladı ve onun kalın bir sütun olduğunu sandı. Geniş sırtına elini değdiren bir diğeri filin bir taht olduğunu düşündü. Böylece her biri kendi zanlarınca bir fil tarifi yaptılar.

Hikâyeci der ki: “Bu adamların ellerinde bir mum olsaydı, filin nasıl bir şey olduğunu herkes görürdü de aralarındaki ihtilaf ortadan kalkardı.

Bu benzetme bize herhangi bir konuda sabit fikirli olmamamız konusunda da uyarıcı bir nitelik taşıdığı gibi bir fotoğrafa bakarak orada gelişen olayları bilmenin mümkün olmadığını, bir yerlerden duyulan bilgilerle de her zaman o konudaki gerçek bilgilere ulaşılamayabileceğini hatırlatır.

Dolayısıyla, her zaman için yanılma ya da yanıltılma ihtimalini akılda tutmak gerekir.

Daha çarpıcı bir örnek verelim.

Geçtiğimiz günlerde Adıyaman Kent Konseyi olarak Sokak Oyunları Şenliğini gerçekleştirdik.

İki okulumuzun öğrencileri ve personelleri bu şenliklerdeki oyunlarda yarıştılar. Karaali Atletizm pistinde gerçekleştirilen şenliklere yüzlerce kişi katıldı. Tribünü tıka basa dolduran öğrenci, öğretmen, çalışan, velilerden oluşan yüzlerce kişi yani.

Bir yazarımızın deyimi ile “sıradan insanlar”dı bunlar.

Herkesin ittifakla güzel ve yararlı bir organizasyon olduğunu ifade ettiği bu organizasyonumuzun açılışına ilimizin tüm protokolü da teşrif ederek, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin heyecanına ortak oldular.

İl protokolünün ve kamuoyunun önde gelen insanlarımızın böylesi güzel ve yararlı organizasyonlara katılarak model olmaları, o çalışmaların cazibesini arttırdığı gibi teşvik edici de olur.

Saygıdeğer protokolümüz açılışa katılmakla kalmadılar ve davetimiz üzerine sahaya inerek kısa bir süre çocuklarımızla birlikte oyunları oynadılar.

Düşünebiliyor musunuz, tanıtılmaya çalışılan şeyleri bir şehrin valisi, belediye başkanı, garnizon komutanı, emniyet müdürü, defterdarı, il müdürleri STK başkanları…bizzat katılarak destek veriyor.

Burada o gençlerin heyecanı gerçekten görülmeye değerdi. Tabi görmek isteyenler ve anlamak isteyenler için geçerli bu. Yoksa hiç kimse görmek istemeyenler kadar kör, anlamak istemeyenler kadar gerzek olamazmış.

Bence, hatta sizce de ve hatta herkesçe de takdir edilmesi gereken bu davranışları bazı aklıevveller güya eleştirmişler ve “sokak oyunlarını çocuklara bırakın da şehrimizin eksiklerini giderin” diyerek aklı sıra önemli şeyler söylemişler.

Aslında kendisi açısından haklı da olabilir. Zira sahaya gelip onca katılımcıyı görmeden sadece bir iki fotoğraf karesine bakarak, olayı anlamaya çalışması bu şekilde düşünmesine sebep olmuş olabilir. Hele bir de birilerini eleştirmek için kendisini zorlamışsa bu sonuç kaçınılmazdır.Öyle ya, bir şeyi çok zorlarsan bir yerlerden tuhaf sesler degelebilir.

Varsa ciddi ve yapıcı eleştiriniz buyurun açığız. Ama zorlama şeylerle eleştirmeye de kalkmayın bizimle başkalarını vurmaya da çalışmayın.