Ele verir talkını (telkini) kendi yer salkımı” sözünü bilirsiniz. Söyledikleri ile yaptıklarının aynı olmadığını anlatan veciz sözlerimizdendir. Lafa gelince atıp tutanların, iş yapmaya gelince sessiz kalması ya da tırsması karşısında da bu söz kullanılabilir.

Haktan, hukuktan ve de adaletten bahsedip de, iş başa düştüğünde hakkı da, hukuku da, adaleti de kendine göre yontan ve yorumlayanların karşısında, çoğu zaman saç baş yolmak işten bile değil. Karşısındaki güce, makama veya kişiye göre tavrını belirleyenlerin hak ve adalet anlayışları da tıpkı ayçiçeğinin güneşe göre dönmesine benzetilir.

Oysa konu basittir. Yanlışa ve haksızlığa karşı sade ama net bir duruş sergilemektir. Bunu başaranların huzur ve güven ortamından yana, barış ve kardeşlikten yana sıkıntıları olacağı düşünülemez dahi.

Hikâye bu ya;

Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir. Öğretmen bir anda,

Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.

Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.

Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…

Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.

Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…

Birçok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…

Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için” diye cevap vermiş.

Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.

Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.

Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;

Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?

Herkes susar çıt yok. Hoca “bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım” der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.

Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.

Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûmdur.

Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.