Millet Darbeyi Püskürttü; 15 Temmuz 2016 Tarihinde, saat 21.00 de Fetü Paralel Terör Örgütünün Askeri kanadı tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Millet İradesine darbe girişiminde bulunuldu.

            Darbe Pensilvanyadaki Fetü`den gelen emirler doğrultusunda, insan sıfatındaki Binbaşı Murat Çelebioğlu denilen asalak tarafından yönetildi. Alışılmışın dışında, Aralarında Generallerin de bulunduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine yuvalanmış bu Şerefsiz Örgütün emir-komutası bir binbaşının elindeydi. Kendinden üst komutanlara, kurdukları Whatsap grubu üzerinden emirler veriyordu.

            Bu darbe girişiminde ilk olarak kendileriyle birlikte hareket etmeyen, Başta Genelkurmay Başkanı Hulusi AKAR olmak üzere birçok kuvvet komutanını kaçırarak esir aldılar.

            Daha sonra sanki TRT`den başka yayın yapacak Televizyon ve Radyo Kanalı yokmuş gibi, aptalca gidip TRT`yi işgal ettiler. Esaret altındaki TRT sunucusuna zorla yayın yaptırarak, tüm Milletimize ve tüm dünya`ya Türkiye`de darbe yaptıklarını ve yönetime el koyduklarını ilan ettiler.

            Ben ve Eşim Saadet Hanım 12 Eylül darbesini görmüş ve çok acı bir şekilde iliklerimize kadar yaşamıştık. Bu acıyı ikinci defa yaşamamak için darbe haberini duyar, duymaz birbirimizle ve çocuklarımızla vedalaşarak sokağa, meydanlara çıkma kararı aldık. Çünkü 16 Temmuz`a şerefsizce girmek istemiyorduk. Çıkacak durumda olmayan, Evde kalması gereken aile fertlerine de Fetih ve İhlas sürelerini okumalarını söyleyerek evden ayrıldık. Şükür Rabbime ki Adıyaman`da her hangi bir çatışma olmadı. Ama biz olabilme olasılıklarına karşı, her şeyi göze alarak meydanlara çıkmıştık...

            İlk olarak Adıyaman Ak Parti İl Başkanlığı binasının önüne gittik. Orada bir saat içerisinde bin kişi kadar bir kalabalık toplandı. Fakat herkesin yüzünde bir ümitsizlik vardı. Herkes Büyük Reisin akıbetini merak edip birbirine soruyordu. Nihayet Büyük Usta, Millet Sevdalısı, Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN`IN görüntüsü ve sesi 4,5G`li bir cep telefonu marifetiyle, İşgal altında olmayan tüm Televizyon Kanalları aracılığıyla Millete duyuruldu.

            Baş Komutan bizi yani Milletini Hükümet meydanlarına ve korunması gereken stratejik noktalara davet ediyordu. İşte Milletin beklediği ışık, beklediği sinyal, beklediği mesaj gelmişti.

            Bunu gören ve duyan, Televizyonları başında izleyen, henüz büyük çoğunluğu evden çıkmayan, kanadı kırık bir şekilde bekleyen Milletimiz; birden cesaretlendi, yurt genelinde büyük bir coşkuyla akın, akın sokaklara, meydanlara, Valiliklerin önüne ve darbenin yapıldığı kritik noktalara yürümeye başladı. Büyük Reisin verdiği talimat üzerine, Adıyaman Ak Parti İl Teşkilatı önünde bulunan gruba da İl Başkanımız Sayın Hacı Abdurrahman DEMEZ Parti binasının penceresinden Halka seslenerek Hükümet Konağı Meydanına gitmelerini söyledi.

            Ayrıca Belediye Başkanımız Sayın F. Hüsrev KUTLU`NUN DA başta Zabıtalar olmak üzere tüm Belediye çalışanlarını çağırarak bir kriz masası oluşturduğu ve bir dizi önlemler aldığı gözlemlenmiştir.  

            Darbenin ilk saatlerinde bazı Muhalefet Parti Mensupları, bu olayı bir muhalefet aracı olarak gördüler. Buruk bir şekilde de olsa oh olsun, işte olacağı buydu diyenler oldu. Fakat çok geçmeden Türk Milliyetçilerinin Lideri MHP Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ yüksek sesle tüm Ülküdaşlarını meydanlara davet etti.

Köklü bir Parti olan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal KILIÇTAROĞLU da bu durumun kabul edilemez olduğunu söyleyip, tüm CHP’lileri meydanlara davet etti.

HDP Eş Başkanı Selahaddin DEMİRTAŞ da tüm Partililerini meydanlara davet etti.

Sonuç itibariyle Bedir ve Çanakkale Savaşlarının Ruhu yeniden uyanmıştı. Alevi’si, Sünni’si, Türk’ü, Kürt’ü, Sağcısı, Solcusu, Seferberlik ilan edilmişçesine, yediden, yetmişe, Bay-Bayan tüm Milletimiz büyük bir coşkuyla, topyekûn koşarcasına meydanlara yürüdü de yürüdü...

            Benim de şahsım olarak nasıl bir katkım olabilir sorusu beynimi kemirmeye başladı. "Tüm Dost ve Arkadaşları, Milli İradeyi korumak için bulundukları yerdeki Hükümet Meydanlarına davet ediyorum. Allah yardımcımız olsun." diye bir mesaj yazıp, toplu olarak tüm dostlara göndermek suretiyle, beni rahatsız eden bu sorunu çözmüş oldum.

            Bu arada birlikte evden çıktığımız, Gençlerimiz bizi terk etmiş, Olası bir saldırıya karşı, Valimizi ve Valiliğimizi korumak üzere koşarak çoktan Hükümet konağına kavuşmuşlardı.

            Eee Adıyaman`ımızın Sancağını temsil eden Valimizin alınması veya Valiliğimizin işgal edilmesi Adıyaman`ın düşmesi demektir. Dolayısıyla elbette ki çok önemlidir, canımızdan bile önemlidir. Her şey Vatan için her şey Adıyaman için...

            Ben ve Eşim ise hızlı adımlarla Adıyaman Valiliğine doğru yürürken, bize çok acı verev enteresan bir olayla karşılaştık. Bakın anlatayım; çok genç bir hanımefendi yanımızda yürümeye başladı. Sanki adeta yanımızda yürümek değil de bize sığınmış gibi bir hali vardı.

            Bir ara bu yanımızda yürüyen kim diye yüzüne baktım. Aman Allah`ım ürkek, çekingen ve çok korkmuş bir durumdaydı. Eşim ile ben darbe ile ilgili sohbet ediyorduk. Konuşmamıza "evet doğrudur" sözüyle onay vererek sohbete dahil olmak istedi.

            Eşim Saadet Hanım güngörmüş, halden anlayan, asaletli, Vatan Sevar bir Hanımefendisidir. Hemen duruma el koyarak, samimi, sevecen ve karşı tarafa sahiplenmiş, koruma altına alınmış, duygusu, izlenimi vererek genç hanımefendiyle sohbete başladı.

            Bende bir ara nerelisiniz Hanımefendi dedim. Oda Adanalıyım dedi. Ben Ooo çok güzel eşimde sizin oralı dedim. Eşimle hemşeri olduklarını öğrenince biraz daha sıcak bir atmosfer oluşmuştu. Yüzündeki korku ve endişe izleri yavaş, yavaş silinmeye başladı... Ve Konuşmaya devam etti. Hocam ben sizi tanıyorum dedi. Siz benim komşumsunuz. Ayrıca siz benim görev yaptığım okula geldiniz dedi. ben ....,,,,...... Okulunda Öğretmen olarak görev yapıyorum. Yeni evlendim, eşim Polis, eşim ile birlikte evdeydik. Darbe nedeniyle eşimi acilen göreve çağırdılar.

            Eşim gece görevdeyken evde sürekli tek başıma kalıyordum. Ama fakat lakin bu defa tek başıma kalamadım. Yalnız kalınca korkmaya başladım.

            Eşim evden çıkınca bana kapını kitle, ışıklarını söndür ve sakın dışarı çıkma demişti. Ama ben korktum, çok korktum ve çıkmak zorunda kaldım dedi.

            Bu Hanımefendi bizimle birlikte Hükümet Meydanına geldi. Hiç yanımızdan ayrılmadı. Sabah Ezanı okunurken eve döndük. Bizim evimize gelip kalabileceğini söyledik. Fakat o meydanlardaki birlik ve beraberliği gördükten sonra korkusunun geçtiğini söyleyerek, kendisini eve bırakmamızı istedi.

            Bu Allahsız, Kitapsız, gözü dönmüş, cinnet geçirmiş, insanlıktan nasibini almamış, kendi Milletinin üzerine silah sıkacak kadar, adeta hayvanlaşmış caniler ve mahlûklar... Bizim insanımızı işte böyle korku ve endişelere sevk ettiler. Bu tesadüfen rastladığımız yaşanan dramlardan sadece bir tanesidir.

            Hiç kimsenin Milletimizi böyle bir korku ve endişeye sevk etmeye hakkı ve yetkisi yoktur. Bu korkuyu ve bu endişeyi Milletimize yaşatanların, TBMM tarafından çıkarılacak özel bir yasa ile cezalandırılmaları gerektiği görüşündeyim...

            Adıyaman Valilik Meydanına vardığımızda Meclis Başkanvekilimiz Sayın Ahmet AYDIN ve Adıyaman Valisi Sayın Abdullah ERİN oradaydılar.

            Kriz masası çoktan kurulmuş, bir yandan gerekli önlem ve tedbirler alınırken, zaman, zaman Sayın Valimiz ve Sayın Meclis Başkanvekilimiz, Adıyamanlılara hitaben konuşmalar yapıyor. Ve bazen de İnsanlara Moral vermek ve onları teskin etmek için aralarına katılıp sohbet ediyorlardı.

            Sonuç İtibari ile Pensilvanyadaki Asalaktan emir alan, Şerefli Askerimizin arasına yuvalanmış olan teröristler ile Milletimiz karşı, karşıya getirilmiştir. Milletimizin desteği ile Devlet Başkanımız, Hükümetimiz, Milli İstihbarat Teşkilatımız ve Polislerimiz darbecileri bertaraf etmeyi ve püskürtmeyi başarmışlardır.

            Yaşanan bu çatışmalar sonucu Sivil ve Polis olmak üzere 161 Masum insanımız Şehit olmuştur. 1440 insanımız yaralanmıştır. 104 darbeci öldürülmüş ve 3000 civarında darbeci tutuklanmıştır.

            Şimdi Pensilvanyadaki şerefsiz Fetü`ya sesleniyorum... Bu durumdan memnun musun...? Yaptığını beğendin mi...? Müslüman`ım diye geçiniyorsun, böyle Müslümanlık olur mu...?

 

            Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin Milleti diyor ki; Milli irademi hiç kimse elimden alamaz... Almaya kalkışanların başını ezerim...

            Sandık Benim, Meclis Benim, Seçen Benim, Hükümet Benim, Devlet Benim... Ben Milletim, Benim olana, ancak ve yalnız Ben sahip çıkarım... Hiç kimsenin Benim olanı almasına, asla ve asla izin vermem, vermeyeceğim... 15 Temmuz 2016 da Almaya kalkışanların başını ezdim ve bundan sonra da buna cüret edenlerin başlarını ezeceğim...

            Kanlı Darbe; Milletimizin, Milli İradenin Zaferiyle Sonuçlanmıştır... Büyük Reisin Sesi Duyulduktan Sonra Bütün Milletimiz Akın, Akın Meydanlara İnmiştir... Allah Milletimizi Korudu… Zafer Bizimdir Şükürler Olsun… Her Yüz Yılda Bir Lider Doğar derler, Bu Yüz Yılın Lideri de Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN`DIR. Rabbim bizim Memleketimize nasip etmiştir. Allah Milletimize Zeval Vermesin... İnşallah...

            Bu Darbenin def edilmesinde emeği geçen Herkese teşekkürler… Şehitlerimize Cenabı  Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

 

            Son bir şey, çok önemli; yedi yaşındaki Torunum Televizyonlarda elinde Türk Bayrağı olan, binlerce insanı bir arada görmesi ve Milletin üzerine ateş eden eli silahlı askerleri görmesi ve spikerlerin her sözün başında darbe, darbe dediklerini duyması üzerine, bana bütün televizyonlarda aynı şey var. Dedeciğim bu nedir diye sordu. ?

            Ben durdum, düşündüm ne cevap vereceğimi bilemedim. Duymadığımı zannetmiş olacak ki, kolumdan tutup çekiştirerek, tekrar, tekrar sordu. Ben mantıklı bir cevap bulmaya çalışırken, beş yaşındaki torunum imdadıma yetişmişti. Ablasına dönerek görmüyor musun darbe bayramı yapıyorlar dedi.

            Bunun üzerine aklıma bir şey geldi. Sayın Devlet Büyüklerim; bu günün darbe bayramı değil de Şehitlerimizin anısına, Demokrasi Zaferi olarak, kutlanmasını öneriyorum. 15 Temmuz Demokrasi Zaferi Mübarek Olsun...     

            Tüm okuyucularıma Sevgilerimle... Fadlı DOĞAN