Akşam vakti, güneşin başını alıp gitmesine çok az kalmış. Dağlar kızıl şalını örtmüş, sokaklar küsmüş.

     Yürüyorum, küskün sokakları dinlemeden. Kulağımda en son dinlediğim isyankar şarkı. Neden dinledim bilmiyorum, hiç de isyankar değilimdir. Sanırım radyoda tesadüfen dinledim. Nakaratı kulağımda çınlıyor gibi, fakat sözlerini hatırlamıyorum. Kim bilir aklım neredeydi. 

     Ayağımın altında küçük çakıl taşlarını hissediyorum yürürken. Canım acımasa da ayaklarım gıdıklanıyor. Nereye gittiğimin farkında değilim. İnsan ancak bu kadar amaçsız olabilir. Acı bir şeylerin tadı kalmış gibi damağımda. Bu tadı sevmiyorum. Yüzüme vuran serinliği hissederken havanın soğuduğunu anlıyorum.Ruhumu üşüten, hatta donduran bir kederin soğuğu gelip oturmuşken, yüzüme vuran tatlı serinliğin tadını çıkaramıyorum.

      Önüme aniden korkmuş bir kedi fırlıyor, tüyleri diken diken. Korkmuş, onunla birlikte aynı korkuyu yaşıyorum. Arkasından sopayla kovalayan çocuktan ben de kaçmak istiyorum. Fakat en çok kendimden ve yüklendiğim acılardan kaçıp kurtulmak istiyorum. Aksi halde kaybolmaktan korkuyorum var olma çabalarımda.

     Farkında olmadan adımlarım hızlanıyor. İlerden köşeyi dönüyorum.Korkudan birbirine sokulan evlerin aralık bıraktığı sokağa giriyorum. Son yapraklarını dökmeye direnen fesleğenlerin, inadına balkonlardan gönderdiği kokuyu içime çekiyorum. Balkon kapısı açık bir evden çay kaşığını, döne döne dans ederken bardağa değen acı sesi geliyor. Bir an o evde olsaydım da çay içseydim keşke, diyorum içimden.

     Uzak düştüğüm kendime dönüp yürüyorum. Adımlarım son soluğu sokaktaki tek hareketli kapıya kadar sürüklüyor beni. Durduğum bakkalın önünde durup, kaybolan ömrümün acısına iyi gelecek bir tat arıyorum. Dışarıda askıda gazeteler dizili. Gözüm takılıyor. Manşet şöyle "İntihara teşebbüs ettirilen iki kadın öldü! Detaylar 2.sayfada."

    Gözlerime yığılan bulutları avuçlayıp yağmaya gidiyorum ilk toprağa. Toprak kokusu alsın diye burnuma sinen kan kokusunu. 

               

      Instagram : nazantastan1