Türkiye’nin, acil olarak bir “kaçış rampası” bulması gerekiyor! Geleceğe yatırım olarak görülen eğitimin ve devlet ciddiyetinin en önemli aracı hukukun aksanlarının tahribi neticesinde, ülkenin motivasyonu yerle bir edilmiş durumda! Herkese pembe gözlük metaforuyla, olanın “olduğunun dışında gösterilerek”, rüyalar aleminde “mutlu insanlar tipolojisi” yaratılsa da, gerçeğin tezahürüyle şok dalgası çaresiz yığınların dönüşümünü hızlandırdı. Sosyolojik tabakalar arasındaki uçurumların bu dönemde artması, çağın niteliklerinden yoksun yığınların sadece “cebine” odaklı siyasetlerinden ayrılıp, eleştirel tutumlar takınması, gelecek açısından az olsa umut verici !
Tüm alanlarda, -istatistik veriler ışığında- ülke kazanımlarını çağın gerisine taşıma motivasyonları sosyal tabaklar arasında rahatsızlık yarattığı gerçeği bu gün olasılıktan öte bir durumda! Din ve ırkın kutuplaştırıcı siyasete malzeme yapılması, temel hak ve hürriyetlerin insafsız ölçülere indirgenmesi, niteliksiz güç koalisyonlarının heyula gibi anayasal işlevlere balyoz gibi inmesi hukukun işlediği ülkelerde görülmeyecek hadiseler maalesef ülkemiz için yadırganır olmaktan çıkarıldı! Toplumun “gıkını” içinde bulunduğu şartlara göre çıkarmasına, partilerin kimliklerini bırakıp, belli bir dönem hayatta kalmak için menfaat birlikteliklerini kutsayışı, bu gün güç sahiplerinin liyakati es geçen tutumlarını getirdi!
Farklı düşünenlerin, yaftalamalarla sistem dışına itildiği şu süreçte, ülkenin yerleşmiş kurallarının hunharca duruma göre izole edilişi karşısında kadük kalan muhalefetin de bu kısır döngüde rölü tabi ki vardır! Geleceğe yatırım olarak görülen eğitimin ve bunu sağlayacak ekonomik kalkınmanın bu denli yerle yeksan halini gündemde tutmayı daha başaramayan bir muhalefetin, kafası kesik tavuk misali yalpalayan iktidar karşısında beklenen sempatiyi toplayamıyorsa, sosyologların bunu araştırması gerekir! Bu derece vahim hataların yapıldığı, hukukun hiçe sayıldığı, üst mahkemelerin ve insan hakları mahkemelerinin kararlarının nöbetçi mahkeme kararlarıyla ironik şekilde yok sayıldığı bu ilginç zamanda, herkesin esaretinde bulunduğu pembe gözlüğü çıkarıp, acilen kaçış rampasında kendine gelme molası vermesi şarttır.
Her şeyi ben bilirim şiarıyla, herkesi kendi fikrine esir etmek için, güdümlü medya aracılığıyla halka pembe gözlük taktıran anlayışların, çağın nitelikleri karşısında mizaha malzeme olduğu açıktır. Sürekli, insanları geçmişte yaşatan yada ileriye dönük hayaller kurdurup “AN”a gelişleri engellenen bireylerin, sorgu yetenekleri köreltilerek mankurtlaştırma metoduyla komutlara biat eder hale getiren siyasi hesaplar, toplumun gelişim ivmesine darbeler indirdiği gibi, yaşam kalitelerinin de aynı devinim içinde heba edildiği aşikar!
Devlet ciddiyetini oluşturan tüm mekanizmaların hırs ve egoya kurban edilişi karşısında, hukukun ve anayasal güvence teminatlarının yürürlükten kaldırılışı karşısında sosyolojik yığınların tepkisizliği, muhalif temsil unsurlarının günübirlik kelebek ömürlü atakları, iktidarı kutsayan kesimlerin kendini rahat hissettiği alanın dışına çıkamaması ve pembe gözlüklerle hayata sunum yapan mutlak güç sahipleri, Türkiye’ye bir kostüm hazırlamıştır! Dramın içinde komedi misali kral çıplak dendiği halde kimse pembe gözlüğünden kurtulamıyor! Ülkenin tüm alanlarında fren patlamış durumda! Acilen KAÇIŞ RAMPASI ŞART!
DİPNOT:
Seçimlerde oyların yüzde 50’sini alarak Başbakan olan Süleyman Demirel Meclis’in ilk günü kuliste İsmet İnönü ile karşılaşır. İnönü kısa sohbet arasında sorar:
- Meclis’in kaç merdiveni var Süleyman Bey, biliyor musun?
Demirel fazla düşünmeden:
- Bilmiyorum, der...
Birkaç gün sonra Meclis’ te İnönü’nün yanına giden Demirel kulağına eğilerek:
- Efendim, Meclis’in 220 merdiveni var, demiş..
- Kime saydırdın? diye sorar İnönü.
Demirel:
- Bizzat ben saydım efendim!
Ve bunun üzerine İnönü’nün tarihi dersi başlar:
- Bak Süleyman Bey... Lider odur ki zor işlerle uğraşsın. Lider basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela ben Meclis’in kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. Sana saydırdım.
TÜRKİYE BOŞ İŞLERLE UĞRAŞMAYI BIRAKMALI, PEMBE GÖZLÜKLERE VEDA ETMELİ…