Malum hastalıklar yordu bu süreçte. Dergi raflarında baktım yeni bir dergi.Adı,’ İyilik Sağlık Olsun’. Belki de ben yeni fark ettim. Bilemeyeceğim. Hepimizin de bildiği gibi ne yazık ki sağlık yitirilmeden kıymeti bilinen bir şey değil. Ben de imajinasyon yaptım iyiliği ve sağlığı hayatımıza davet etmek için bu dergiyi aldım.

Hemen yargılamayın. Sadece adı için aldığım kitaplarım dergilerim oldu tabii. Fakat bunda adı yanı sıra derginin ön kapağındaki başlıklar ve albenisi olan kapak dizaynı da etkendi. Kutlarım emeği geçenleri.

Kapaktaki en önemli kişi benim için Üstün Dökmen’ di. Seviyorum hocanın anlatımını. Bütün kitaplarını aldım, okudum. Bu dergide de aynı üslupla’İyi Olma Hali İçin Ne Öneriyor?’başlıklı yazısı oldukça aydınlatıcıydı. Uygulayabilir miyim, bilmiyorum. Çünkü ‘öfke baldan tatlıdır’sözünü doğrularcasına örnekler yaşıyorum hayatımda. Başka türlü nasıl sınır çizilir bilmiyorum. Öğrenmek istiyorum. En başta kendi sağlığıma tehdit oluşturduğunu farkındayım. Kolaylıkla ve sevgiyle olsun inşallah.

Kapaktaki güzelliklerden biri de Sakura’ydı. Ben ilk olarak yenice yaptığım fuar nostalji turunda öğrendim bu çiçeği. Japonlar için kutsal sayıldığını, turizmdeki yerini filan sırt çantasıyla dünyayı dolaşan yaşını başını almış emekli bir erkek katılımcının ayrıntıları dile getirmesiyle duydum. Adamın gözlerinden biri görmüyor, emekli devlet memuru, yabancı dili doğru dürüst yok, evli çoluk çocuk sahibi ve tek başına sırt çantasıyla dünyayı dolaşıyor. Üstelik Türkiye’ de yaşıyor. Yani adam bu kadar dikkatimi çekmeseydi ne bahsettiğini duyar ne de rehberin altını çizmesine aldırırdım. Sakura bir kulağımdan girer öbür kulağımdan çıkardı.

Daha birçok yazı var dergide. Fakat fazla dağıtmamak adına ilgili bir diğer yazıdan da bahsedeyim. Kiraz çiçeğinden çıkmışken yola,’Dünyaya nam salmış bir meyve’ diye de Uluborlu kirazına ait bir yazıya değinelim. Orada çiftçilikten yola çıkılarak ‘ sabır’ ‘emek’ sözcüklerinin altı çok çizilmiş. Tamam. Çok merak ediyorum hangi iş, işi bırakın yaşamın kendisi bu iki sözcük olmadan var olabilir?

Kıyaslama yoluyla bu altta ya da üstte hissetme hali beni nasıl tetikliyor anlatamam. Yıllarca bu kıyaslamaların olması gerektiğine inanan ben, şimdi öbür uca geçtim. Tahammülüm azaldı. Duymak, tanık olmak işime elvermiyor. Bunların rekabet illüzyonunu kendi yaşamımda da nasıl tetiklediğini ve beni yorduğunu farkındayım. Çıkmak istiyorum. Yalnızca bugün için yapamıyorum. Farkında olmak yetmiyor.

Yaşamın kendisini ve varlığımı onurlandırmaya çok ihtiyacım var. Eziliyorum. İnanın bazen sırf ‘dik duracaksın Özlen’ deyip o günkü sorumluluğum olarak bunu hatırlatıyorum kendime. Çünkü dik durunca göğüs kafesime baskı uygulanmıyor, rahat nefes alabiliyorum ve bakıyorum ki ruh halim de değişiyor. Ölecekmiş gibi korkudan titrerken, daha rahat nefes alabiliyorum deyip yola devam ediyorum, önümdeki işe bakıyorum.

İşte dergi de işlevini yerine getiriyor sanırım. Odağım değişince umudum yeşeriyor. Tıpkı Sakura çiçeği gibi güzelliklerle de ölüme düğüne gider gibi gidilebileceği bilgisine hakkımda hayırlıysa, kolaylıkla ve sevgiyle ulaşmak dileğiyle. Teşekkürler.