Dün akşam bir ekip çalışmasındaydık ve benim için yeni bir oluşum. Bir kadın grubuydu. İlerleyen saatlerde benimle ilgili bir tespitte bulundu arkadaşlardan biri.”İtirazları çok.” dedi. Durakladım. Nelere itiraz etmiştim ki?Hiçbir şey gelmedi aklıma. Bir diğeri “ Kontrolcülük mü?” dedi. Utandım. “ Evet, kontrolcülük var, bunu da tedbir amaçlı yaptığımı söylüyorum kendime.” dedim. Özgürleştim mi?

Henüz bir şey hissetmiyorum. İtiraf özgürleştirir diyorlar ya. Ben itiraza takmış durumdayım. Belki süreci  kontrol ederek geçmişe ya da yaşama itirazımı dolaylı yoldan iletiyorum. Çünkü susmakla ya da yerinde, zamanında tepki vermeyerek canımı çok yaktığımın farkındayım.Şimdi de tam tersi öbür uca geçiyorum.Siz şöyle kenarda durun bakalım, ben kendi sorumluluğumu alayım, tedbirlerimi sıralayayım, geriye ihtiyacım kadar olanını sizden alırım gibi yaşamı kontrol ediyorum.

Halbuki yüz kere söylüyorum kendime, “O zaman ihtiyacın olan oydu. Sev artık şu Özlen’i.Bak nasıl da şefkatine muhtaç. Üstelik döndün dolaştın,bak yine baş başa kaldın şu coronalı günlerde.”

Hemen zihnim sıçrıyor başka gruplardaki  başka tespitlere. Farklı iki grupta saygı ve sevgi duyduğum iki insandan “ Profesyonel yardım al.” önerisi gibi. Üzüldüm, incindim, reddedildiğimi düşündüm. Yük oluyorsun insanlara dedi bir yanım, içine çekildi. Halbuki profesyonel yardıma karşı değilim. Hep aldım da. “En son emekli  ikramiyemi de bir profesyonele yedirdim.” diye de bahsederim hep.Üslup pek hoş değil, biliyorum. Yalnızca bugün için oradaki Özlen ile helalleşememenin göstergesi bu.

Evet, sisteme,geleneklere diye başlayan o küfür silsilesi vardır ya, oraya kaymak çok kolay benim için.Nerede acıların paylaşıldıkça azaldığını söyleyenler?

Neyse, Meltem Güner “ Niyet Defteri” adlı kitabında şöyle yazmış:

“İçimizde yanan ateşi yatıştıramıyor ve illa bir ifade ile ona bir söz söylemek istiyorsak bunun kötüyü çağırmaktan çok adalet istemek üzerine olmasına dikkat edebiliriz.”

Evet, benim de içimde yanan ateş, özlemim yalnızca bugün için yatışmıyor. Yatışması dileğiyle yine Meltem Güner’in paragrafın devamında yazdığı dizeleri paylaşıyorum:

Yaradan’ a öfkedir, olana öfke

Kadere isyandır, olana isyan

Kendinden uzaklaşır karşıya kızan

Kızdıkça artan öfkemiz yakar geçer, önce bizi sonra sevgimizi

Öfkenin dumanından görünmez olur sevginin ışığı

Oysa sevgi her yaraya merhem, her derde deva, her oluşa kabuldür.

Sevginin ışığı aydınlatsın karanlıkları

Sevginin gücüyle aşılsın bu yollar

Aydınlıkla olalım her nefeste