Cami Allah’ın evidir.

Müslümanların ibadet etmek için gittikleri, namaz kılarken Allah’la baş başa oldukları,

İslamiyet’in iyi, doğru ve güzel yönlerinin, tartışıldığı,

Müslümanların kardeşçe, sevgi, barış ve huzur içinde yaşamalarının, birbirlerine yararlı olmalarının İSTİŞARE edildiği, mekanlardır.

Kuran’a aykırı olan yalana, iftiraya, aldatmaya, kul hakkı yemeye karşı çıkmanın ve İslamiyet’in Kuran’a göre yaşanmasını sağlamının istişare edildiği mekanlardır.

Hicaz’ın fethi ile kutsal emanetler Payitaht (başkent) İstanbul’a getirildi. Bu tarihten başlayarak Osmanlı Padişahları Halife oldular. İslam’ı temsil etmeye başladılar. Bu gelişme ve değişim sonrasında Osmanlı Devleti’nde Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatlar devreye girdiler. Kuran bir kenara konuldu. Her tarikat, kendine göre din kuralları oluşturdu.  Camiler, Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatların örgütlendikleri, tarikatların propagandalarının yapıldığı mekanlar haline geldiler.  

  • İslamiyet, her tarikatın kendisine göre yaptığı din yorumuna hapsoldu. İslamiyet Kuran’dan koparıldı.   

Büyük bir Kurtuluş Savaşı başlatarak, Anadolu’yu işgal eden emperyalist devletleri, büyük yenilgiye uğratan Mustafa Kemal, yeni devleti kurmadan önce, halkın görüş ve önerisini almak için yurt gezisine çıkar. Yurt gezisi kapsamında Ocak 1923’te Balıkesir ziyaretinde camiye gider.  Cemaatle birlikte olur. Camide yaptığı konuşmada: “Camiler, birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadetle beraber, din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani MEŞVERET etmek (karşılıklı danışmak-istişare) için yapılmıştır. İşte biz de burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşündüklerimi söylemek istemiyorum. Milli emeller, milli irade, yalnız bir şahsın düşünmesi değil, milletin bütün fertlerinin emel ve iradelerinin hasılasıdır. Benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız, serbestçe sormanızı rica ediyorum” der. Camilerin, Müslümanlar için önemini, misyon ve vizyonunu anlatır. Camilerin, asıl işlevlerini yapmalarını ister.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra, din ve devlet işlerini birbirinden ayırır. Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatlar ve tarikatların propaganda güç ve çıkar sağlama mekanları olan tekke ve zaviyeler kapatılır. Dinin siyasete ve çıkara alet edilmesine son verilir.

Camiler, Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatların egemenlik alanları olmaktan çıkarılır. İslamiyet’e hizmet eden mekanlara dönüştürülür.   

Müslüman halkın inançlarını Kuran’a göre yaşamaları ve ibadetlerini Kuran’a göre yapmaları sağlanır. Müslüman halkın Allah’la aldatılarak, din kullanılarak güç, çıkar ve menfaat sağlanmasına son verilir.

Müslüman Türk halkının Kuran’ı kendi dilinden öğrenmesi ve anlaması için, ibadetini bilerek yapması için, parasını kendisi ödeyerek Kuran’ı Türkçeye tercüme ettirir.  Türk halkının, Kuranı kendi dilinden öğrenmesini, İslamiyet’i Kuran’a göre yaşamasını, ibadetini bilerek yapmasını sağlar.

1980 darbesinden başlayarak, din görünür olarak yeniden siyasete karıştırılmaya başlandı.  Kapalı kapılar arkasında faaliyet gösteren Kuran dışı üretilmiş din kurumları olan tarikatlar, yeniden ortaya çıktılar. Kutsal mekanlar olan camiler, yeniden tarikatların propaganda yaptıkları mekanlar oldular.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dini siyasete karıştırmayı, Allah’la aldatmaya, kutsal mekanlar camilerde propaganda yapmaya başladı. Cuma günleri namaz sonrası cami avlusunda basın toplantısı yapmaya başladı. İslamiyet’in en kutsal mekanı olan cami avlusunda muhaliflerine ağzına ne gelirse söylemeye başladı. İnsanları benden olanlar, benden olmayanlar diye ayrıştırdı. Kendisi gibi düşünmeyenlere ağzına ne geliyorsa söylemeye başladı.

Erdoğan’dan güç alan cami imamları, tarikat şeyhleri, camilerde siyasi propaganda yapmaya başladılar.

Gelinen noktada camiler, Allah’ın evi camilerde 5 vakit siyaset yapılıyor. Din siyasetin en büyük aracı olmuş durumda.

Camiler, Allah’ın evi olmaktan, İslamiyet’in iyi, doğru ve güzel yönlerinin, tartışıldığı, Kuran’a aykırı olan yalana, iftiraya, aldatmaya, kul hakkı yemeye karşı çıkmanın ve İslamiyet’in Kuran’a göre yaşanmasının istişare mekanlar olmaktan çıkmıştır.    

Müslümanların kardeşçe, sevgi, barış ve huzur içinde yaşamalarının, birbirlerine yararlı olmalarının İSTİŞARE edildiği mekanlar olmaktan çıkmıştır.   

İslamiyet Kuran’a göre değil, Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatların ürettikleri kurallara göre yaşanmaktadır.

Kamu kurumlarına tarikatların üyeleri atanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarikatların kontrol ve denetimine girmiş durumda.

Daha da önemlisi bugün devlette tarikat arası güç, çıkar ve menfaat çatışması yaşanıyor. Bu durum hem ülkenin içi barışını bozdu. Hem de dine büyük zarar veriyor.

31 Mart Yerel seçimleri bu duruma son vermek için büyük bir fırsattır. Samimi Müslümanları kutsal dinimizi kullanarak güç, çıkar ve menfaat sağlanmasına son vermeye, dini siyasete alet eden, Allah’la aldatılarak siyaset yapanlara oy vermemeye çağırıyorum.