Cami Allah’ın evidir.

Müslümanların ibadet etmek için gittikleri mekanlardır.

Secdeye vardıklarında Allah’la baş başa oldukları mekanlardır.

Camiler aynı zamanda Müslümanların bir araya geldikleri, İSTİŞARE ettikleri mekanlardır.

İslamiyet’in iyi ve güzel yönlerinin istişare edildiği,

İslamiyet’in ve Müslümanların geleceği için iyi ve doğru olan şeylerin İSTİŞARE edildiği, sorunların tartışıldığı, çözümlerin üretildiği mekanlardır.

Müslümanların kardeşçe, sevgi, barış ve huzur içinde yaşamalarının sağlanmasının İSTİŞARE edildiği mekanlardır.

Osmanlı Devleti’nde 15. Yüzyıldan başlayarak camiler, Kuran dışı üretilmiş din kurumları olan tarikatların örgütlendikleri, tarikatların propagandalarının yapıldığı mekanlar haline getirildiler.

Kuran dışı kurumlar olan tarikatların, kendilerine göre bir din anlayış ve yorumlar vardı.

  • İslamiyet, her tarikatın kendisine göre yaptığı yoruma hapsolmuş Kuran’dan koparılmıştı.

Halkı örgütleyerek, büyük bir Kurtuluş Savaşı başlatılarak, Anadolu’yu işgal eden emperyalist devletleri, büyük yenilgiye uğratan Mustafa Kemal, yeni devleti kurmadan önce, halkın görüş ve önerisini almak için yurt gezisine çıkar. Yurt gezisi kapsamında Ocak 1923’te Balıkesir ziyaretinde camiye gider. Cemaatle birlikte olur. Camide yaptığı konuşmada: “Camiler, birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadetle beraber, din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani MEŞVERET etmek (karşılıklı danışmak-istişare) için yapılmıştır. İşte biz de burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşündüklerimi söylemek istemiyorum. Milli emeller, milli irade, yalnız bir şahsın düşünmesi değil, milletin bütün fertlerinin emel ve iradelerinin hasılasıdır. Benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız, serbestçe sormanızı rica ediyorum” der. Camilerin, Müslümanlar için önemini, misyon ve vizyonunu anlatır. Camilerin, asıl işlevlerini yapmalarını ister.

Halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra, din ve devlet işlerini birbirinden ayırır.

Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatlar kapatılır. Tarikatların propaganda mekanları olan tekke ve zaviyeler kapatılır.

İslamiyet ve camileri, Kuran dışı üretilmiş din kurumları tarikatların egemenlik alanları olmaktan kurtarılır. Camiler İslamiyet’e hizmet eden mekanlara dönüştürülür.

Allah’la aldatılarak, din kullanılarak güç, çıkar ve menfaat sağlanmasına son verilir.

Türk halkının Kuran’ı kendi dilinden öğrenmesi için, dini ve ibadetini bilerek yapması için, parasını kendisi ödeyerek Kuran’ı Türkçeye tercüme ettirir. Türk halkının, Kuranı kendi dilinden öğrenmesini, Müslümanlığı Kuran’a göre yaşamasını, ibadetini bilerek yapmasını sağlar.

1980 darbesinden başlayarak, din görünür olarak yeniden siyasete karıştırılmaya başlandı. Kapalı kapılar arkasında faaliyet gösteren Kuran dışı üretilmiş din kurumları olan tarikatlar, ortaya çıktılar. Kutsal mekanlar olan camiler, yeniden tarikatların propaganda yaptıkları mekanlar oldular.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dini siyasete karıştırmayı, Allah’la aldatmayı, kutsal mekanlar camilerde propaganda yapmayı daha da ileriye götürdü. Cuma günleri namaz sonrası cami avlusunda basın toplantısı yapıyor. Muhaliflerine ağzına ne gelirse söylüyor. Allah’ın evin camilerde ayırımcılık yapıyor. Müslümanları ayrıştırıyor, bölüyor. Kin ve nefret tohumlar ekiyor.

Gelinen noktada camiler Allah’ın evi olmaktan çıkmış durumda. Allah’ın evi camilerde 5 vakit siyaset yapılıyor. Din siyasetin en büyük aracı olmuş durumda.

Kuran dışı birer güç ve çıkar kurumları olan üretilmiş din kurumları tarikatlar İslam’ı yaşamı belirliyorlar. İslamiyet, büyük oranda bu kurumların koydukları kurallara göre yaşanıyor. Kamu kurumlarına tarikatların üyeleri atanıyor. Devlet, tarikatların kontrolüne girmiş durumda.