“Avrupa, ağzından insan sözcüğünü düşürmemiş; fakat bir yandan da rastladığı her yerde; kendi sokaklarının her köşesinde, dünyanın her yerinde insanı katletmiştir.”

P. Sartre[1]

Sömürgecilik, sömürülen ülkelerdeki kaynakların ve potansiyel iş gücünün sömüren ülkelere aktarımıdır. Avrupalılar özellikle sömürdükleri Afrika kıtasını, Hint Yarımadasını ve yağmaladıkları diğer yerleri elde edebilecekleri son kırıntısına kadar yağmalamışlardır. Birçok ülkede bu yağmalama halâ devam etmektedir.

Sömürülen ülkelerin kaynakları ve potansiyel iş gücü doğrultusunda yapılan faaliyetler, bu faaliyetlere maruz kalan ülkelerde telafisi mümkün olmayan acı tecrübeler yaşatmış ve günümüze kadar uzanan problemlere sebep olmuştur.

Afrika’nın 15-35 yaş arası üretebilme potansiyeli olan nüfusunu köleleştiren ve Afrika’nın kaynaklarına Avrupa medeniyetinin çıkarları adına el koyan Avrupalılar ekonomik, siyasi, kültürel ve daha birçok yönden Afrikalıların geçmişte ve günümüzde karşı karşıya kaldıkları pek çok sorunun hazırlayıcısıdırlar.[2]

On milyona yakın insanın öl(dürül)düğü Birinci Dünya Savaşı’na giden sürecin en önemli sebebi sömürgelerin paylaşılması kavgasıdır.

Sömürge ırkçılığı, diğer ırkçılıklara göre daha özel bir ırkçılık olup farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Fransız sömürgeciler işgal ettikleri topraklarda yaşayan insanları asimile etmişler, İngilizler ise bütün kültürlere saygı duyduklarını ileri sürmekle beraber hiçbir şekilde bunu halka yansıtmamışlardır. Mesela Hindistan’ı sömürürken Hintli işçiler el tezgâhlarında kumaş dokumasınlar diye onların parmaklarını kesmişlerdir. Amaç İngiliz fabrikalarında üretilen kumaşların pazarlanmasıdır.

Irkçılık kendini sadece siyah-beyaz gibi belirgin bazı özelliklerden yola çıkarak konumlandırmakla yetinmemiştir. Beyaz ırkçılar kendi aralarında da kendilerinden olmayan diğer beyazları aşağılamışlar ve onları “kötü beyazlar” olarak adlandırarak hakir görmüşlerdir.[3] Almanlar “ari ırk” olduklarını iddia ederek, bütün diğer kavimleri ve milletleri alt sınıflar olarak görmüşlerdir. Hitler Almanya’sı, ideolojik milliyetçilikle ırkçılığı birleştirerek Almanya’yı maceralara sürüklemiş ve ikinci cihan harbinde milyonlarca insanın ölümüne ve ülkelerinin yerle bir olmasına sebep olmuştur.

Emperyalizme karşı mücadele veren topluluklarda da -bağımsızlıklarını kazandıktan sonra- ne yazık ki batıdakine benzer ırkçı anlayış ve uygulamalar görülmüştür.[4]

Albert Memmi’ye[5] göre sömürge ırkçılığı, kısaca taraflar arasındaki farklılıkların keşfine, bu farklılıkların faydacı ve fırsatçı bir şekilde kullanılmasına ve zaman içerisinde söz konusu bu farklılıkların birer kanun haline gelmesine vesile olmuştur.[6]

 

[1]Jean-Paul Sartre, ünlü Fransız yazar ve düşünür.

[2] Hasan Aydın, Avrupalıların Karanlık Yüzü: Sömürgecilik, Afam Araştırmacıları Derneği Sitesi, 5 Ekim 2017

[3] Abdulvahap Akıncı, Oğuz Yavuzyılmaz, Turkish Studies.14338 ISSN: 1308-2140, Skopje/Macedonıa

[4] a.g.e.

[5] Yahudi asıllı Tunuslu yazar.

[6] Hasan Aydın, a.g.e.