M. Akif Ersoy ve Üç Beyinsiz Kafa

Kavmiyetçi anlayışların, ayrılıkçı çabaların Balkanlardan başlayarak İslam coğrafyasına ve Müslümanların yüreğine düşürdüğü yakıcı ateşin etkisi, Türk edebiyat tarihinde en üst seviyede Mehmet Akif’in şiirlerinde yankısını bulur.[1]

17 Aralık 1912’de M.K ........al’in dostu İngiliz Ajanı Aubrey Herbert Londra’da, daha sonra İngiliz-Arnavut Cemiyeti adını alan “Arnavut Komitesini” kurdu. Komite tarafsız kaldığı savaşta diğer ülkelerce parçalanan Arnavutluk’un haklarını savunmak bağımsız bir Arnavutluk Devleti kurmak için kurulmuştu. Yani Arnavut halkı Osmanlılarla olan birlikteliklerinden memnun olmasına rağmen Arnavutlar adına Arnavutluk’un geleceğine karar verilecekti. Fakat Londra’da Arnavutlar adına konuşan komite Arnavutluk’u Osmanlı Devletinden ayırmaya kararlıydı. İlk toplantısını yapan komitede İngiltere’ye yerleşen ve İngilizlerin has adamı Hindistanlı Seyyid Emir Ali ve Britanya Sefrad Yahudileri Başhahamı Moses Gaster ile Edward G. Browne vardı.

Arnavutların Türk ırkından olmamaları nedeniyle Arnavutluk’un ittihatçıların umursamazlığı sonucu işgal edilip elden çıkmasına hayıflanan Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları kavmiyetçiliğe nasıl bakılması gerektiği konusunda son derece yol göstericidir:

“Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk

Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!

Diriler koşmadı imdadına, sen bari yetiş…

Arnavutluk yanıyor… Hem bu sefer pek müthiş!

Hani, milliyetin İslâm idi... Kavmiyyet ne!

Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyyetine.

«Arnavutluk» ne demek? Var mı şeriatte yeri?

Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!

Arabın Türk’e; Lâzın Çerkes’e, yahut Kürd’e;

Acemin Çinliye rüçhânı mı varmış? Nerde!

Müslümanlıkta «anâsır» mı olurmuş? Ne gezer!

Fikr-i kavmiyyeti tel’in ediyor Peygamber.

Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!

Dinle Peygamber-i Zişan’ın İlâhî sözünü.

Türk Arab’sız yaşamaz. Kim ki yaşar der delidir.

Arab’ın, Türk ise hem sağ gözü hem sağ elidir.

Bunu benden duydunuz ben ki evet Arnavud’um

Başka bir şey diyemem İşte perişan yurdum.”[2]

Mehmet Akif, şiirlerinde Müslüman kavimler arasında kaybolmaya başlamış İslam kardeşliğini hissettirmek için gayret eder. Müslümanların bölünüp parçalanarak değil, birlik ve beraberlik içinde yeniden kardeşlik tesis ederek dünyaya hâkim olabileceğini haykırır.

“Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?

Fikr-i kavmiyeti şeytan mı sokan zihninize?

Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı,

Aynı milliyetin altında tutan İslâm’ı,

Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.

Bunu bir lâhza unutmak ebedî haybettir…

Sizi bir âile efradı yaratmış Yaradan;

Kaldırın ayrılık esbâbını artık aradan.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” [3]

 

[1] Kemal Erol, a.g.m.

[2] M. Akif Ersoy, Safahat, Üçüncü Kitap, Hakkın Sesleri.

[3] Safahat, S. 178-179.