Şiddet incitir, incinmişlik kırılganlığa, kırılganlık öfkeye, öfke şiddete yol açar ama yine de şiddetin gerekçesi şiddeti haklılaştırmaz.
Dücane Cündioğlu

Yeni yılda, tüm insanların temennisi dünyada barışın olması için iyi dileklerinde bulunmuş olmasıydı. Fakat görünen o ki, bu yıl sınırlarımızda hareketliliğin devam edeceği işaretidir. Bu son olayla netleşen bir durum meydana geldi. Gerçekleşen bu olayla, Ortadoğu coğrafyası barış kavramını bu sene de erteleyeceği gibi görünüyor. Bu bölgenin kaderi midir, yoksa bu kaderi kendimiz mi yaşatıyoruz? Bu soruların cevabını verdiğimiz zaman, geresi çorap söküğü gibi kendiliğinden gelecektir. Olayın nedenlerini başka yere bağlamanın bir mantığı yoktur. Bu mesele tamamıyla yaşatılan durumun tezahürüdür. Yönetenler durumu şahsi yapılarına göre devam ederse, elbette bir yerde çatlaklık meydana gelecektir. Bunu fırsat bilip, kollayanlar da olacaktır.

Sınırımızda en sağlam duran İran, halkın meydanlara inmesiyle sağlam yapıda olmadığı açık kanıtıdır. Sağlam durmasının temel sebebi; hem kapalı bir kutu olması hem de bir mezhepten oluşmasıydı. Hal böyle olunca dış mihraklar tarafından dışarıdan müdahalesi zor oluyordu.

Yapılan gösterileri zor kullanarak bastırmaya kalmak, belki geçici olarak susturabilir. Olayın bu duruma getirenlerin sorunlarına köklü bir çözüm üretmediği takdirde, er ya da geç halk gerekli cezayı verecektir. Ekonomik darboğazın içerisinde olması gösteriyorsa da bunun yanı sıra tetikleyen durumlar da mevcuttur. Sınırımızda meydana gelen her olayın içersinde İran’ın olduğu emareler mevcuttu. Suriye, Irak’taki Süleymaniye, Yemen, Suud-i Arabistan ve diğer ülkeler olmak üzere. Bazılarının içişlerine, bazılarının ise restleşmeye kadar giden savaş çığırtkanlığı. Başkaları üzerine hesap yaparsan, birileri de senin içişlerine karışma hakkı elde eder ve edecektir. Kırılgan bir yapının üzerinde olan bu coğrafya, haliyle en ufak bir kıvılcım etkisini hızlı bir şekilde etkisini gösteriyor. Bu bölgenin asıl unsurlarını bir tarafa bırakarak, başka güçlerle hareket ettiği sürece huzur kavramıyla tanışmaları çok güçtür.

Bu çıkmazın içerisinden çıkması için azami gayret göstermeleri gerekir. İnsanın temel hak ve hukukunu sağlayacak adımların atılması zaruri olmuştur. Baskı ve zorbalıkla bu işlerin olmayacağını bilmesinde fayda vardır. İran, muta evliliği ve ev partileriyle değil; insanı değerlerle anılması gerekir. Sözde şeriatla yönetiliyor, ama her türlü pisliğin kol gezmesiyle anılıyor. Dünyada en çok kozmetik ürünlerin ithal ettiği yerdir. Alkol resmi kanallarda satılmasa da her şekilde tezgâh altında satılıyor. 

Yaşanan süreçte bölge insanı mezhep ayrımı yapmadan, başka güçlerin uşağı olmadan yaşaması en önemli unsurdur. Nasıl ki Kudüs meselesinde herkes bir çatı altında buluştuysa, bu bölgenin kadim devletleri aynı fedakârlığı göstermesi gerekir. Bölgede yaşanan sorunlara kendi meselesi gibi yaklaşmalıdır. Süleymaniye’ye sahip olurum düşüncesi olmayacaktır. Sorunları yatıştıracağı yerde büyütmemelidir. Bölgeye gelen her olumsuzluk bölge insanını daha da ayrıştıracaktır.

Vesselam!