“Herkes başka birinin beceremediği bir şeyde ustadır.” Publius Syreus

            İnsanoğlunun dünyaya gözlerini açtığı andan ölüme kadar kendine göre birtakım maceralar yaşar. Her insan, hayatın idamesi için karşısına çıkacak sorunları ortadan kaldırmak adına uğraş, çaba sarf etmektedir. Öncelikle isteyeceğimiz tek şey: Allah bize taşıyamayacağımız yük yüklemesin, vermesin. Her sorun belli aşamalardan sonra azalacaktır. Hak ve adalet olduğu sürece kimse şüpheye ve karamsarlığa düşmesin. Üstad’ın dediği gibi: “Kararan gecelerin sabahı erken olur” sözü bu anlamda çok manidardır. Maalesef günümüz dünyasında insanlar kendi meşguliyetiyle uğraş vermeyi bir tarafa bırakmış, birbirinin ayağını nasıl kaydırabilir, var olan sorunu ne kadar gündemde tutabilirim hesapları içerisine girmekte. Bizim yaşadığımız kültür ve inancımız hiçbir zaman bunları desteklememiş, hatta yasaklamıştır. Bu kısacık ömrü hayatımızda zamanımızı insanlığa yakışmayan davranışlara ayırırsak, elbette insanlık için çok üzücüdür. Her insanın hatası olabilir, ki çok normal bir durumdur bu olay. Sorunlar giderilmek için vardır, ama insanları karalamak, akla hayale gelmeyecek iftiralarda bulunmak, yaratılış gayemizin dışına çıkmaktır. Bu tür eylemlerde bulunan insanlara Allah’tan vicdan ve merhamet vermesi için en içten dileklerimle bu duayı istiyorum. Bu kısacık ömrümüze insanoğlu yararına çok şeyler ekleyebilir, güzel bir adla yeni nesillere örnek olabiliriz.

            Irak hükümetinin Türkiye’yi başka mercilere şikâyet etmesi oradaki insanlara çok büyük haksızlık ettiği ortadır. ABD,  Irak’a girerken en ufak bir mücadele verilmemesi hem devlet olarak hem de yaşayan millet olarak çok üzücü bir durumdur. ABD’nin bu coğrafyalara girdiğinden beri kan ve savaş durmamıştır. Binlerce insan hayatından olmuş, mağdur edilmiştir. Aynı zaman bu topraklarda çok sayıda da terör örgütleri kurulmuş, Batı’nın uşağı olmaya da devam etmektedir. Türkiye yaşanan bu dram dur demek için hem maddi hem manevi desteklerini esirgemediği gibi her zaman da yanında olmuştur. Barış adına her türlü yolu deneyen ve tüm kurum, kuruluşlarla irtibata geçen aynı zamanda en çok ses getiren çıkışları yine Türkiye yapmıştır. Parça pörçük olan bu bölgeler ve kim tarafından yöneltildiği belli olmayan topraklar kalkıp Türkiye’yi şikâyet etmek haksızlığın daniskasıdır. Bunca sorunları başlarına açan devletlere ses çıkarmadığı gibi hala onların arkasından gidip yardım dilemekte. Bu durumun akla mantığa sığacak bir tarafı olamaz. Türkiye’nin başlattığı Fırat Kalkanı operasyonu sonucunda güvenli bölge oluşturarak, insanların tekrardan öz vatanlarına dönmesini sağladığı için yanında olması gerekirken tam aksine karşısında durmaktadır. Bu düşüncede olan yöneticilerin bu bölgenin bir parçası olduğunu düşünmek orada yaşayan insanlara haksızlık olur. Şikâyet edecekleri yerine Türkiye ile bağlarını güçlendirip bir olup, var olan sorunları giderme adına beraber harekât etmeleri bir realitedir. Batı’nın uşağı olmak demek bu bölgede savaşın bitmeyecek düşüncesini pekiştirmektir. Kadim geleneğin bir parçası olan bu topraklar ve binlerce yıldan beri bu topraklarda yaşan insanların gönül bağı olan insanları bir arada tutmak temel vazifemizdir. Bunun dışında olan her türlü düşünce başka emellere hizmet etmiştir, edecektir.

Vesselam…!!!