Geçenlerde bir arkadaşımın önerisi ile Şükrü Erbaş’ın “İnsanın Acısını İnsan Alır “ adlı kitabını aldım, okuyorum. Sözcük dağarcığım zenginleşiyor, okunacak kitaplar portfeyim genişliyor. Bunun yanı sıra yalnızlığım hem azalıyor, hem de çoğalıyor.

Örneğin kitapta “ Evler Evler “ adlı bölümden şu alıntıyı yapmak isterim; “Yalnızlığını ne kadar geniş bir alana yayarsan yay, ne kadar uzak bir zamana ertelersen ertele, acısı ve ağırlığı azalmıyor. Çünkü insan, yüreğini göğüs kafesinde yapayalnız taşıyor” diye geçirdi içinden.

Diyor parçada, ben de dışımdan, yüksek sesle paylaşıyorum; “ Onun için mi ben yalnızlığın ağırlığını hissedince zor nefes alıyorum, koca bir kaya parçasını göğüs kafesimde taşıyormuşçasına zorlanıyorum! Ne zor şey ya Rabbim!”

İşte size; hem yalnız olmadığınızı hissettiren, ama aynı zamanda bu yalnızlıktaki tek başınalığınızı anımsatan bir paradoks. Bunun gibi bir sürü alıntı yapılabilir kitaptan. Ağır geldi bunlarla yüzleşmek.

Baktım ki, ağırlığı hafifletecek olan benim; hemen aynı anda değişik yazın türlerinde birkaç kitaba başladım. Bunlardan biri de “ Algıyı Yönetmek” Yüksel Işık. Zaman zaman tezlerini fıkralarla da yumuşatmış yazar. Hoşuma giden bir tanesini sizlerle de paylaşmak istedim.

“ Bir dedektif ile bir bilim adamı ormanda kamp kurar. Güzel bir yemekten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra dedektif uyanır ve arkadaşını dürtükler.

-Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle…

Diğeri cevap verir:

-Milyonlarca yıldız görüyorum.

Dedektif tekrar sorar:

-Bu sana neyi gösteriyor?

-Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını… Yıldızların konumuna bakarak saatin 3’ ü geçtiğini çıkarıyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Peki, sana ne gösteriyor?

Dedektif cevap verir:

-Çadırımızın çalındığını.

Aynı kitabın kapağında da; aynaya bakan bir kedi, aynadaki görüntüde de bir kaplan. Tanıdık geldi geçmişimden. En iyisi bir şarkıyla işi tatlıya bağlayalım biz.

Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi… Yalan mı? Yalan mı? Yoksa inanmadınız mı!? Hıı!?