Kur-an Ahlakı Gönüllere Huzur Verir

Bitmez tükenmez sevgimiz;

Son Peygamber önderimiz;

Kur-an bizim rehberimiz,

Edep erkandır yolumuz.

Kur-an Ahlakı Gönülleri Nurla Doldurur

Dünyanın bilinen tarihinden bu yana insanlar ölümden sonraki dirilişe inanmış ve her iki yaşamlarının da güzel, rahat, güvenli ve refah içerisinde geçmesi için çok çaba göstermişler. Hep sığınacakları güvenli bir liman aramışlardır; bulduklarında ise içgüdüsel olarak kuşku, endişe ve sıkıntılarından arındıklarına ve iç huzura kavuştuklarına inanmışlardır.

İnsanoğlu eskiden beri kendini yalnız hissettiğinde, korkuya kapılıp bunalıma girer. Böyle durumlarda kendini boşluğa düşmüş gibi hisseder ve sığınacağı, derdini anlatıp dua ederek kendisinden yardım dileyebileceği, güçlü ve şefkatli birini aramaya başlar.

    İşte böyle durumlarda bazı insanların gerçek Yaradan’a, Allah’a inanıp sığındıkları, bazı insanların ise bilgisizlikten mi yoksa doğup büyüdükleri çevresinden mi bilinmez, çaresizce ve pervasızca bazen bir insana, bazen bir hayvana, bazen güneşe, bazen ateşe; bazen de kendi yaptıkları putlara tanrı, ilah diye taptıkları ve medet umdukları bilinmektedir.

 Allahüteala, insanların gerçek huzura ve kurtuluşa ermeleri için her dönemde onlara hakikati göstermek üzere peygamberler göndermiştir. 28 peygamberin ismi Kuran-i Kerimde geçmektedir, yazılı olarak vardır; ancak bir rivayete göre Âdem atadan, Peygamber Efendimiz HZ Muhammed s.a.v. kadar 124 bin; bir rivayete göre ise 224 bin peygamber Allah tarafından gönderilmiştir.

İster 124 ister 224 olsun bu demektir ki Allahüteala hiçbir dönemi ve hiçbir kavmi peygambersiz (Elçisiz) bırakmamıştır. Son olarak peygamber efendimiz HZ. Muhammed Mustafa s.a.v ve Kuran-ı Kerimi göndermiştir.

Dünya durdukça hiç şüphesiz insanlık peygamber efendimizin ve Kuran-ı Kerimin güzel ahlakıyla nurlanacaktır.

Kuran-ı Kerim insanların sosyal, ekonomik ve hukuk ilişkilerini düzenlemenin yanı sıra İslami kültürün, huzurun, güvenin, adaletin, güzel ahlakın, kardeşlik ve barışın da bekçisidir.

Peygamberimiz Hz Muhammed s.a.v’ dan sonra İslamiyet’in kutsal sancağını dalgalandırma görevini sırasıyla halifeler, ehli-beyt’ler ve sahabeler devr almıştır. Daha sonra Evliyalar, Veliler, Erenler, Şeyhler ve Dervişler bu kutsal görevi sürdürmüşlerdir.

Halen bölgemizde yaşayan tarikat şeyhleri bu görevi sürdürmektedirler. Son olarak seksenli-doksanlı yıllarda çağdaşlaşma (Avrupalılaşma) furyası başlamıştır. Açılıp saçılmaya, dini ahlak ve değerleri hiçe saymaya çağdaşlaşma denmeye başlanmıştır. Ancak örf, adet, gelenek, görenek, kültürümüz ve dini değerlerimiz tehlikeye girdi, elden gitti derken; aynı yıllarda çok büyük bir hızla değişik adlar altında, dini cemaatler ve dernekler kurulmuştur.  Bu cemaatler ve dernekler Her ilde, her ilçede, her Beldede, her semtte ve her mahallede Kur-an Kursları, Dini Sohbet Şubeleri açarak ve Dini etkinlikler, Paneller, Konferanslar ve Seminerler düzenleyerek bu kötü gidişatın frenine basarak kısmen de olsa durdurmuş ve gençlerimizi sözde çağdaşlaşma furyasından korumayı, kurtarmayı başarmışlardır. 

Halen cep telefonuyla mesajlaşırken, çarşı kaldırımlarında önüne bakmadan yürüyen; bazen size çarpacak kadar yaklaşan ve bazen sizinle çarpışan gençlere rastlasanız da şu bir gerçektir ki cemaatler ve dini dernekler, gençlerimizin çoğunu çağdaşlaşma furyasının elinden kurtarmışlardır. Allah onlardan razı olsun.

Bu demektir ki Yüce Allah artık peygamber göndermese de bu din, bu kitap ve bu ümmet sahipsiz değildir.

                                       Fadlı DOĞAN

                              Adıyaman ME.Müdürlüğü

             Mesleki Gelişim Destekleme ve İzleme Birimi Şefi

                              Alanı: Kamu Yönetimi Uzmanı