HUKUK DEVLETİ VE ADALET ANLAYIŞI!

Hani hep söyleriz ya , " Adalet bir gün herkese lazım olur diye." Hak, hukuk, adalet ve vicdan kavramları insanların uğruna büyük mücadele ettiği, hatta büyük bedeller ödediği kavramlardır, kurallar bütünüdür. Vicdan duygumuz bizi insan yapan özelliğimizdir. Hak, hukuk, adalet uygulanırken vicdanı da elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde son yıllarda yaşanan haksızlıkları hatırlayın bakalım: insanlar Ergenekonla suçlandı, Sarıkız, Yakamoz, Ayışığı, Merdiven vs. Bazı yandaş gazeteler hedef gösterdiği kişileri diğer gün dalga dalga gözaltıları , tutuklamalar gerçekleşti . Biz o günde yapılanların hukuka, adalete ve vicdana uygun olmadığını gerek yazılarımızda ve gerekse katıldığımız platformlarda hep vurgu yaptık. Hatırlarlarsanız Kuddusi Okkır güya ergenekonun kasası diye biliniyordu. Hapisanede akciğer hastalığına yakalandı ve öldüğünde parasının olmadığı anlaşıldı. Hatta ailesi cenazesini götürmekte zorlandı. Emekli komutanlar , gazeteciler, iş adamları, bilim insanları, yazarlar, çizerler yaftalandılar, kimi bu durumu gururuna yedirmedi hayatına son verdi. Duayen gazeteci Sn. İlhan Selçuk'un Ergenekon'la ne ilgisi vardı?İlhan Selçuk, silahlı terör örgütünün üst düzey yöneticisi olma iddiasıyla gözaltına alındı. Prof . Dr. Sn. Türkan Saylan bir doktordu. Hayatı boyunca cüzzam hastalarını tedavi etmek için uğraşmıştı. Cüzzamı tarihe gömen bilim insanı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin kurucusuydu. Binlerce kız çocuğuna umut kapısı olmuştu. Kanser tedavisi gören Saylan baskından 1 ay sonra vefat etti. Suçsuzluğu anlaşıldı fakat kendisi göremedi. Bu haksızlığı yaşatanlar hesap verdi mi ? Tabiki hayır! İddianamesi tamamlanmadığı için suçlarını bilmeden ölenler oldu. Ergenekon soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz'e zıhrlı araç tahsis edildi. Daha sonra Fetö terör örgütüyle bağlantısı ortaya çıktı. Peki hesap verdi mi ? Olan masum insanlara oldu... Yüzlerce mağdur insanın ahı ne olacak? Bunca haksız yaşanmışlıklardan sonra şimdi ne değişti ki, dediğinizi duyar gibiyim. Şu anda yaşadıklarımızı da görmezlikten gelemeyiz. Kişinin bir gecede özlük haklarından olması, liyakattan uzak torpille işe alımlar, yolsuzluk, yoksulluk, çocuklara istismar, kadın cinayetleri, henüz hayatının baharında olan gençlerimizin teröre kurban gitmesi, sınırlarımızda gelişen olaylar geleceğe dair kaygılarımı yükseltmektedir. Düşünen, sorgulayan her vatandaşın ortak kaygısı bu diyebilirim. Böyle bir ortamda adaletin önemine vurgu yapmak istedim. Bu kadar olumsuz örnek varken, bir haksızlığa uğradığınızda ben ülkemin Yargısına güveniyorum, adalet haklıdan yana kararını verecek diyebiliyor musunuz? Bir ülkede adalet intikam alma aracına dönüşmüşse, Kişi hak, hukuk, adalet anlayışını sorgular hale gelmişse , başına bir iş geldiğinde ben ülkemin Yargısına güvenmiyorum diyorsa, burada hepimizin düşünmesi gerekir. Yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu, Yargının konjektüre göre siyasi iktidar ya da iktidarların ideolojisine göre revize edilmeyeceğini , Siyasetin emrinde bir Yargı' nın ülkeyi felakete sürükleyeceğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Vatandaşı keyfi uygulamadan koruyan Hukuk devletine vurgu yapmam gerekir. Nedir Hukuk devleti? Adaleti sağlayan devlet demektir. Hukuk devletinde keyfi uygulamalara yer yoktur. Adalet; herkese hakkı olanı veren, bireylere hürriyet ve eşitlik sağlayan, insan haklarına saygılı ve insanları mutlu eden erdemdir aynı zamanda. Aristo der ki," Adalet önce devletten gelir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir. " Hukuk devleti konusunda Prof. Dr. Sn. Ersan Şen'in şu vurgusunu özelikle önemsiyorum ve üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum. "Hukuk devleti fikrinin özünde kişinin temel hak ve hürriyetlerinin iktidarın gücüne karşı korunması düşüncesi yatmaktadır. Yani temel hak ve hürriyetleri temel yasa, üstün norm niteliğindeki Anayasalarda belirtmek bir değer olmakla birlikte, üstün güce sahip iktidarın buna uyması da beklenmektedir. Ancak devleti yöneten güç olan iktidarın, zaman zaman işine geldiği gibi davranma ihtimaline karşı bir sınırlayıcı yöntemin olması gerekir. İşte bu ihtimalin önüne geçmek amacıyla hukuk devletinin hâkim olduğu devletlerde, yürütmenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması gerektiği kabul edilen bir husustur. Burada özellikle devletin icraî nitelikte işlerini gören ve yürüten yürütme organının işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğu öncelikli olarak ifade edilmekle birlikte, devlet şeması içerisinde değerlendirilen bütün kurum ve kuruluşların işlem ve eylemlerinin hukuka uygun olması gerekir. Yasama organının, yasaları yaparken, evrensel hukuk ilkelerine uygun, temel hak ve hürriyetleri koruyucu, adaleti gerçekleştirecek kamu düzeni ve kamu vicdanını rencide etmeyen yasal düzenlemelerde bulunması gerekir." Diyor Sn. Şen. Altını çizerek söylüyorum bizim, Evrensel hukuk normlarında buluşmamız gerekir. Biliyorsunuz evrensel hukuk ilkelerinde; adalet ve kânun önünde eşitlik ilkesi vardır. Masumiyet karinesi, Özgürce yaşamanın güvenlik altına alınması ilkesi, Hukuk devleti ilkesi, Kuvvetler ayrılığı ilkesi, Adli yargılanma , eşitlik ve Yargı ilkesi vb ilkeler vardır. Vatandaşların kendilerini güvencede hissedebilmelerinin bir yolu da yasamanın çıkaracağı yasalarda hukuka, adalete, kamu vicdanına göre hareket etmesidir. Galiba çok yol katetmemiz gerekecek. Tek çıkış yolu Ülkemize demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlenmesidir. Her zaman , Herkes için , Her yerde adalet, adalet , adalet diyorum! Adalet ve vicdan duygunuzu yitirmemeniz dileğiyle...11.09.2019 Fatma Ulubey