Henüz mağazalar açılmadı. Gün bile ışımadı doğru dürüst. Yürüyüş yoluna gidiyorum. Benim de gözlerim yarı açık. Bir vitrinin önünden geçerken çok renkli, çok resimli bir “ teşekkür “ sözcüğü gözüme ilişti. Durdum. Bir cümle bu! Gözlerimi kırpıştırarak( tabii bir yandan da telaşımı bastırarak) cümleyi zar zor tamamladım. “ Her Şey Bir Teşekkür İçin”

Ne kadar güzel bir cümle! Üstelik içeriğine uygun bir güzellikte bir biçem de uygulanmış. Çiçekli, çiçekli! Çiçek açtı gönlüm.

Dedim ki; “ Bu bir yazı başlığı olur benim için. İçini de zaman doldurur.” Dolduruyor çok şükür.

Teşekkür etmek; eskiden( şimdi de çoğu zaman) benim için, çok şatafatlı, ilginç ve denenmemiş şekilde bir karşılık bulmalıydı, her iki cephede de. Teşekkür eden de olsam, edilen de, fark etmezdi. Ancak abartırsam temas edebiliyordum duygularıma. Bugün de çoğu zaman öyle. Tek fark var; farkındayım ve üzerine hareket etmeme seçim hakkım var. İstekliyim.

Gelelim, “ teşekkür” ün içini doldurmaya… Son günlerde yaşadığım bir sürü olumsuzluğun yanı sıra, bir sürü de güzel şey oldu yaşamımda. Bunlardan birkaçına, elimin erdiğince, zihnimin yettiğince değinmek istedim. Bunu hep kendi kendime, zaman zaman minnet listesi yaparak zaten paylaşırım. Fakat dün, doruk noktası diyeceğim deneyimlerimden birini daha yaşayınca; “ Hadi bakalım tembellik yok! Utanmak yok! Al kalemi eline! “ dedim.

Yani yazıya başlama nedenimi oluşturan bir kişiye( öğrencilerimden biri oluyor kendileri)teşekkür etmek içindi. “Her Şey Su İle Başladı”( Helen Keller. Bir yaşam öyküsü, öneririm.)gibi her şey bir teşekkür içindi.

Bu öğrencim bana, dün kargoyla hediye olarak bir koli kitap gönderdi. Hem de okuma zevkimi çok uzaktan ve çok kısa bir süredir takip etmesine rağmen, tam isabet kitaplar seçmiş. Aman Tanrım! Emeğe bak! Özene bak! Gel de abartma(!)

Sonra abartmamak ve kendimi sakinleştirmek istedim. Şöyle bir zihin süzgecinden geçirdim, son günlerde beni sevindiren sürprizleri. Hepsi ne kadar özel ve güzeldi. Doğum günüm için elbise( üstelik pazen) alan kırk yıllık dostum, beni trenle( en son ne zaman bindiğimi anımsamıyorum bile) üstelik bir paket fıstıkla yolculayan uzun yıllardır yol yürüdüğüm arkadaşım, yazılarıma geri bildirimlerde bulunan dostlar, tanıdık tanımadık arkadaşlar, eş hısım akraba ve diğerleri şeklindeki hazinem, oğlum ve gelinim tarafından yapılan çay daveti, uzun süredir tam tıkandım derken yolumu açan veterinerimiz( hatta dün bana ev arkadaşı bile buldu), gittikçe çata çat mücadeleden naif bir ilişkiye emek veren annemden tutun da, bu süreçte bana destek olan herkese…

Derken, inanın bu liste uzar gider. Benim değil ama sizin canını sıkar. Kısacası; her şey için uçsuz bucaksız teşekkürler!