2000 ve 2001 tarihinde iki büyük ekonomik kriz yaşandı.

Devletin resmi kayıtlarına yüzlerce işyeri kapandı.

Binlerce insan işini ve aşını kaybetti.

Ülke ve halk yüzde 40 oranında fakirleşti.

Krizlerin sorumlusu DSP-ANAP-MHP Koalisyon Hükümeti, Uluslararası Tefeci Kuruluşların örgütledikleri İMF ve Dünya Bankasının kapısını çaldı. Borç para istedi.

İMF ve Dünya Bankası, borç para verme karşılığında ülkede, tütün, şekerpancarı, buğday başta olmak üzere halkın gündelik yaşamında sürekli tükettikleri ürünlerin ekimine kota getirilmesini istedi. Koalisyon hükümeti bu istekleri kabul etti. Tütün, şekerpancarı, buğday gibi ülkenin zenginlik ve halkın geçim kaynağı olan ürünlerin ekimine sınırlama (kota) getirildi. Bunun karşılında İMF ve Dünya Bankasından yüklü miktarda borç para alındı.

Türkiye, bu iki tefeci kuruluşun güdümüne girdi. Bir tarım ülkesi olan Türkiye sigara, şeker, buğday başta olmak üzere temel tüketim ihtiyaçlarını, İMP ve Dünya Bankasının para kaynağı olan sigara, şeker pancarı ve buğday üreticilerinden almaya başladı.

Ekonomik krizler altında ezilen, aşını işini kaybeden halk, üstüne üstlük birde temel geçim kaynakları tarım ürünlerinin ekimine kota uygulanmasına büyük tepki gösterdi.

Recep Tayyip Erdoğan (AKP), ülkede yaşanan ekonomik sorunları çözme, “Yoksulluğu, Yolsuzluğu ve Yasakları” ortadan kaldırma, ülkeyi zenginleştirme, aş ve iş sorunlara çözüm üretme sözünü verdi. Halk Erdoğan’a (AKP) inandı. 2002 seçimlerinde AKP tek başına iktidara geldi.

Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelen AKP, 15 yıldır iktidarda. AKP Genel Başkanı Erdoğan, 15 yıldır ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yönetiyor.

“Yoksulluğu, Yolsuzluğu ve Yasakları” ortadan kaldırma sözünü vererek iktidara gelen Erdoğan, 15 yıl süren iktidarında:

İMF ve Dünya Bankası’nın dayatmaları değiştirilmedi.

Halkın temel tüketim maddesi olan tütün şeker pancarı ekimine uygulanan sınırlama kaldırılmadı.

Tütün ve şeker pancarı ekimi serbest bırakılmadı.

Sigara ve şeker hammaddesi ithalatına devam edildi.

Sigara ve şeker hammaddesinde Türkiye’nin uluslararası tefeci kuruluşlara bağımlığı değişmeden devem etti.

İthal sigaraya ve şeker hammaddesine sürekli zam yaptı.

Bu zamlarla bütçeye büyük gelir sağlandı.

AKP, ithal sigara ve şeker hammaddesini bir gelir kaynağı olarak görmeye başladı.

Sürekli zamlanan sigaranın fiyatı, tüketicinin alım gücünün üstüne çıkınca, sigara içicileri, Adıyaman başta olmak üzere sınırlı sayda ilde üretilen doğrama tütüne yöneldiler.

İthal sigara tüketimi, azalmaya başladı.

Bu durum: Birincisi, ithal sigaradan sağlanan vergi gelirlerini etkiledi.

İthal sigaradan sağlanan vergi geliri azaldı.

İkincisi ve daha önemlisi, sigara üreticisi uluslararası tefeci kuruluşlar ve sigara ithalatçısı yerli tefeci kuruluşlar, AKP üzerine baskı kurdular.

Tütün ekimi ve sigara konusunda zaten ilk günden beri bu kuruluşların güdümünde hareket eden Erdoğan (AKP), baskılara boyun eğdi. Ramazan Bayramı öncesi, ülkede doğrama tütün satışı engellendi. Tezgahlardaki tütüne el konuldu. Diğer taraftan da doğrama tütün ekimine yasak getirilmesine yönelik çalışma başlatıldı.

Erdoğan’ın sözcülüğünü yapan havuz medyasının başında yer alan Sabah, Akşam ve Star gazeteleri, doğrama tütüne el konulmuş olunmasına ve doğrama tütün ekiminin yasaklanmasına destek verdiler.

15 yıldır, Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği sözleri tutmamış olmasına, sigara ve tütün politikasına itiraz etmeyen,

Erdoğan’ın yaptıklarını ve söylediklerini koşulsuz onaylayan ve destek veren,

Adıyaman AKP milletvekilleri,

Adıyaman’da yayımlanan bazı yerel gazeteler,

Gazetelerin bazı köşe yazarları,

Sivil toplum örgütlerinin çoğu yöneticisi ve üyeleri,

Adıyaman esnaf örgütleriinin çoğunluğu,

AKP yandaşı bazı muhtarlar,

Timsah gözyaşları dökmeye başladılar.

Erdoğan’dan talimat almadan hareket etmeyen ve haber yapmayan Sabah, Star ve Akşam gazetelerinin, doğrama tütüne el konulmasına ve tütün ekimine son verilmesini savunan haberlerini kınayan açıklamalar yapmaya başladılar.

Her şerden bir hayır vardır.

Umarım bu gelişme, bugüne kadar Erdoğan’ın söylediklerini yaptıklarını koşulsuz ve gözü kapalı destekleyen Adıyamanlı hemşerilerime bir ders olur