Fiilen siyasetin odağında bulunmuş olduğum bir dönemde, yerelde bir siyasal hareketin başındaki aktöre yanlış icraatlarını hatırlatırken, şunu demişti bana:

                “Sizin gibi memleket sevdalısı akıllı siyasetçiler uzak durunca bana, etrafımı saran bir takım zümrenin yanlış beyanlarla şahsımı etkilemeye çalıştığının farkındayım.

Ne kadar dikkatli davranıyor olsam da, yoğunluğumdan ötürü ister istemez bazen onların menfi kılavuzluğunun kurbanı oluyorum.”

                Benzer tayfaların günümüzde de mevcut iktidarı, kabine üyelerini, seçilmiş ve atanmış bürokratları kuşatmış olduğunu, bilerek ya da bilmeyerek bazen yanlış yönlendirdiklerini görmekteyiz.

                Hatta geçmişte farklı hükümetlerde de benzer durumların yaşandığına hep şahit olmadık mı?

                Mesela, vaktiyle Irak Lideri Saddam Hüseyin’i devirmeyi göze alan ABD yetkilileri, Irak’ı istila etmek için sinsi planlarla Türkiye’ye dönemin başbakanına geldiklerinde, başbakanın etrafındaki etkili bir takım öngörüsüz zümre, “bir koyar üç alırız” mantığını ileri sürmüştü.

                Nitekim yanlış yapıldığı zamanla anlaşıldı, lakin gelinen noktada demokrasi söylemleriyle Irak’a giren ABD, ülkede antidemokratik eylemler adına ne varsa hepsine bir bir imza atmaktan çekinmedi.  

                Gelelim ülkemizin son birkaç yılına…  

Bir ara “komşu ülkelerle sıfır sorun” söylemi yaygınlaştı ve malum söylem toplumu ne güzel rahatlatmıştı değil mi?

Bunun üzerine çevremizdeki ülkelere yönelik menfi bakış açımızın değişeceği kanaati oluşmuş, toplum sevince gark olmuştu gayrı.      

Ancak bugün gelinen noktada, komşu ülkelerin tümüyle hasım olmuş, birbirimize diş bilemekteyiz adeta.

Keza son günlerde toplumu hayli düşündüren TEOG sistemi…

Diyelim ki bu gün TEOG tamamen kalktı. Pekâlâ, Adıyaman'ın Gerger ilçesinin Tillo kırsalındaki zeki çocuk, Galatasaray Lisesi'ne gidip okuyabilecek mi?

Yâda Şırnaklı, Ardahanlı vesaire zekâ küpü çocuklar, Türkiye'nin en iyi okullarında, fen veya benzer liselerde eğitim alabilecekler mi?

Bana öyle geliyor ki 'Eski Türkiye'de olduğu gibi, ülkenin beyaz elitleri en seçkin liselerde okuyacak, Anadolu kırsalında varoşlarında ikamet eden zeki çocuklar da eğitim adaletsizliğinin kurbanı olacak.

Üstüne üstlük birileri de çıkıp bunun adına "Kader" deyip geçiştirecek.

Kanımca iktidar yetkilileri, kendilerini kuşatan öngörüsüz kılavuzlardan ivedilikle arınmalı. Aksi halde menfilikler yumağı büyüyerek devam edebilir.

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

      Bilal KARADAĞ

          [email protected]