“Huylu huyundan vaz geçmez” diyen, çok doğru demiş.

Bilindiği üzere, eski Türkiye’de inançlı çevrelere isnat edilen klasik bir söylem vardı:

“Başörtü hortladı.”

“Laiklik elden gidiyor…”

Niçin bu cümleyi temcit pilavı misali sık sık pişirip gündeme getiriyorlardı?

Çünkü başörtüyü öcü gibi görüyor ve bunu laikliğe vurulmuş bir pranga olarak algılıyorlardı da ondan…

Bunu diyen kimdi?

Kendini ülkenin beyazları konumunda gören sözde elit bir zümre…

Pekâlâ, kim için söylüyorlardı?

Çanakkale’de düşmana karşı direnerek “Çanakkale geçilmez” destanını yazan ve Anadolu’da Hanslara karşı savaşan Hasanların torunlarına…

Başka kim için söylüyorlardı?

Anadolu’yu işgal etmekle kalmayarak, Maraş’ta kadınların başörtüsüne el uzatan Conileri, Antonileri yerle yeksan eden Sütçü İmam’ın torunlarına…

Düşünebiliyor musunuz?

Bir daha başörtüye el uzatılmasın diye Fransızlarla mücadele eden Sütçü İmam’ın torunları, “Eski Türkiye”de yıllarca yerli Conilerin başörtü düşmanlıklarıyla karşılaştılar.

İşte “Yeni Türkiye”nin kurulma nedenlerinden birisi de başörtünün özgür olmasıydı.

Antidemokratik söylem ve eylemlerin sonlandırılmasıydı.

Oysa görüyoruz ki hala günümüzde “Eski Türkiye” özlemini çeken bazı çevreler var.

Söz konusu çevreler, inançlı kesimlere yönelik hazımsızlık ve antidemokratik tavırlarını her platformda sürdürmeye çalışmaktadırlar…

Demokrasiden bihaber olan malum zümreler, eski nakaratları yeniden çalmaya heveslenmektedirler.

Onlara eskilerin şu kinayeli cümlesini hatırlatmakta yarar var:

“Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye.”

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

        Bilal KARADAĞ

           [email protected]