Dünya Değişim Akademisi'ndeki Değişim Uzmanları' na ''hayır'' kavramını sorduk, hiç bilmediğimiz çok önemli bilgiler edindik bunları sizlerle paylaşıyorum.
''Hayır'', egonun yani negatifin ve inkârın üzerine temellenen tutumdur.
Ego veya yapay benlik gerçek benliğin veya KALBİN inkârıdır. O yüzden ego çoşkuya ''hayır'' der mutsuzluğu davet eder. Ve devamı olarak da ego mutsuzluğa neden olan her şeyi çağırır çoşkuya neden olan her şeye ise ''hayır'' der.
Kalp pozitiftir, egonun özü ise negatif ve ''hayır' dır. Ego kalbi inkâr ederek yerine geçmeye çalışır. Örneğin ago sigara ister temiz havaya ise ''hayır'' der. Ego yapay olduğu için yapay olan her şeyi talep eder, doğal olan her şeye ise ''hayır'' der. Ego güllere ''hayır'' der ama dikenleri toplar. Günümüzde egoya büyük yatırımlar yapılmaktadır, o yüzden de etraf negatif dikenlerle ve ''hayır'' söylemleriyle doludur. Böylelikle birey perişan olmayı istemez fakat perişan olmak için elinden gelen her şeyi yapar çünkü ego perişanlıkla geçinir. Perişanlık egonun besin kaynağıdır O yüzden pozitif olan her şeye ''hayır'' diyerek birey daha da perişan hale gelir ve egonun oyunları devam eder.
Ego bencil isteklerin gerçekleşmesi için çirkin suratını ifade edilen güzel maskenin arkasında saklar. ''Ego'' kelimesinden kimse hoşlanmaz ama ''irade'' kelimesi kulağa hoş gelir. Birincisi kişiye: ''Sen egolusun'' derse kişi içinden ''hayır'' der, ama ''Sen iradelisin'' derse hoşuna gider. ''Ego'' bir sövgü ''irade'' ise bir övgü gibi gelir. İşte bu şekilde kişi ''hayır'' söylemleriyle reddetse bile ego kişiyi her türlü negatifi yaptırır ve pozitife ''hayır'' dedirtmeye devam ettirir.
Egonun etkisinde isyankâr olan insan her şeye ''hayır'' der. Reddediş içindeki asi, her şeye karşı çıkar ve bunun bir marifet olduğuna inanır. Ancak, gerçeğe ''hayır'' diyenler ölümle yüzleşir ve çökerler. Çünkü ölüm ''hayır'' yani inkâr demektir. Gerçeği reddetmek hayattan ve varoluştan kopmak demektir. Bu şekilde gerçeğin inkârı kişiyi yok oluşa doğru sürükler. Birey gerçeklere ''hayır'' dediğinde etrafını ''hayır'' yani inkâr enerjisi sarar ve glişimi imkânsız hale gelir. Gerçeğin inkârı ölüme davetiyedir, ölüm ise nihai ''hayır'' demektir.
Oysa aydınlanmış birey gerçekleri kabul edip yanılgıya ''hayır'' der. Gelişim yolundaki birey sevgiye teslim olur ama nefrete asla teslim olmaz, nefretin karşısında durur. Aydınlanmış birey kendisini gelişim yoluna adayarak mutlak gerçeğe boyun eğer ve gerçeğin inkârına ''hayır'' der. O yalnızca kalpten gelen mutlak yaşam gücünü izler ve güce göre yaşar. Böylece varoluşun ve Mutlak olanın yanında, gelişim yolunda ilerler ve nihai mutlak gerçeğe erişir.