Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin editörlüğünü yaptığı Hukukla.net adlı sitede Hürriyet Gazetesinden Taha Akyol’un kaynak gösterildiği 13.8.2013 tarihli köşe yazısının bir bölümüne rastladım. Yazar Akyol şöyle diyor:

“Araştırdım ve doğrusu dehşete düştüm…
Türkiye’deki 103 devlet üniversitesinde 31 hukuk fakültesi bulunmasına karşılık 62 vakıf üniversitesinde 44 hukuk fakültesi bulunuyor; toplam 75 hukuk fakültemiz var. Bu fakültelerde şu anda toplam 40.000 öğrenci okuyor. Bu öğrencilere 354 profesör, 164 doçent, 537 yardımcı doçent ders veriyor. Anabilim dallarına baktığımızda, bu sayıların ne kadar yetersiz olduğu görülüyor: Toplam 75 hukuk fakültemiz var fakat anayasa hukuku profesörlerimizin toplam sayısı 23, ceza hukuku profesörlerimizin toplam sayısı 32den ibaret! Hukuk fakültelerinde kontenjan, öğrenci ve öğretim üyesi durumu hakkında Sayın Prof. Muharrem Kılıç’ın son derece değerli iki araştırması var, bu verileri oradan aldım.”

Akyol’un bu sözlerine ilaveten başkanlığını Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun yaptığı Türkiye Barolar Birliği’nin ‘Hukuk Fakültelerini Ölçme ve Değerlendirme Projesi’ni başlattığına dair haberler ulusal basında yer almıştı. Başkan Feyzioğlu bu konuda; “2010 akademik yılında hukuk okullarının sayısı Türkiye’de 42’ydi, 2015’te 100’ü geçti. 100’ü aşkın sayıda olan hukuk fakülteleri hükümetin işine gelir. Avukatların kalitesi düştükçe denge kontrol mekanizması zayıflar. Hukuk fakültesi sayısındaki artışı destekleyecek nitelikte akademisyenimiz yok. Belki sizler için çok şaşırtıcı ama bizim baro sınavımız yok… Çok güncel nedenlerden dolayı önerdiğimiz, avukatlık kanununda yapılmak istenen tasarılar reddedildi. Aynı sebeple artan hukuk fakültelerinin sayısına karşı değiller. Elbette bizler yeni okulların açılmasına karşı değiliz ama belli standartlar, kalite olmak zorunda. Baro sınavı için kendi yönetmeliğimizi yazıp Resmi Gazete’de yayımladık. Ertesi hafta hükümet yeni yasa ile baro sınavını engelledi. Düzenlemeler parlamento tarafından kabul edilmedi. Pes etmedik… Hukuk kuralları için kararlıyız. Hukuk fakültelerine bu kriterler için geçiş dönemi tanıyacağız… Ardından hangi fakültelerin bu standartlara uyup uymadığını kamuoyuna açıklayacağız. Bu kriterlere uymayan fakültelerin mezunlarını baroya kabul etmeyeceğiz.” Diyor.

Şimdi gelelim Adıyaman’a; Fen Edebiyat Fakültesi yaptırarak ilde üniversite açılmasının yolunu açıp kooperatifinin sermayesi ile birlikte kendisinin de büyük emekleri geçen ve geçmeye de devam eden Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet ve Kredi Kooperatifinin değerli başkanı Abuzer Aslantürk; ilde üç yıl önce hukuk fakültesi kurulmasına karar verildiği takdirde binasının kooperatifçe yapılacağı sözünü vermişti. Ardından kaleme aldığım köşe yazımda bu fikri bazı gerekçeler ışığında desteklemiştim de…

Ancak yukarıdaki 2’nci ve 3’ncü paragrafları göz önüne aldığımızda çok ayrık durumlar dışında Hukuk Fakültesi kurulmasının olası başka baharlara kaldığını görmemizi kendi kendimize itiraf etmemiz gerekiyor. Başka baharlara kalan bu gerçeği, Aslantürk’ün akrabası da olan AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara ile diğer vekillerimiz bu baharda gerçekleştirebilir mi? Göreceğiz. Yok eğer bu baharda da gerçekleştirilemez ise;

Allah hayırlı ve uzun ömürler versin, Sayın Aslantürk’ün gözü; “görevi açısından” açık iken bu niyetini, ilimizin ihtiyacı olduğuna inandığı başka bir fakülteye tez elden dönüştürerek yapacağı bina ile o güzel imzasını ilimize, üniversitemize ve dolayısıyla gönlümüze bir kez daha atması gerekir.

Aksi halde Adıyaman ağzıyla “İllam Dimyat… İllam Dimyat…” derken evdeki bulgurdan da olabiliriz.