Her an ölebileceğimiz gerçeğinin farkında olanların ve ömürden geçen her bir saniyenin değerini bilenlerin felsefesidir. Anı yaşamak.

Eğitim hayatımızda bize öğretilen üç temel öğe; Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman kavramı zihinlerimizde süreklilikle yer etse de; Mantıksal olarak anı yaşıyor olsak da zihinsel olarak diğer zamanlara da elimizde olmadan istem dışı geçişler yapıyoruz. Hatta geçmiş ve gelecek zaman kavramlarına takılı kalıyoruz.

Hiçbir şey bugünden daha değerli değildir. Dünü, önceki günü hatta geçmişi yaşayamazsınız. Yarına ise ulaşmak nasipten öteyedir.

Beden büyüye dursun ruh geçmişe takılıdır. Çocuktur, çocuksudur. 

Hayat sürekli bir derstir!

Bugün en önemli derslerden biride pandemi dönemidir. Bir anda yaşam tarzımız değişti. Birbirimize karşı etkileşimlerimiz değişti. İnsanları görmekten dahi korkar hale geldik. Her kim ki corona virüsü denen melanetten dersler çıkartamamış ise gaflet uykusundan uyanmamış demektir.

Bugün kendimizi corona virüsü (pandemi)  öncesi bir yaşama dönmeye hazırlıyoruz. En azından öyle arzu ediyoruz. Peki, bu süreç bize ne öğretti.

Ne öğrendik?

Hastalanan, hastalanmayan ve şifanın lütfundan hiçbir şey öğrenmeyen/ öğrenemeyen ruhen ölmüştür. Her kim ki bunalımdan çıkıp da ondan kurtulur ise bir daha böyle bir illete bulaşmasın ve böyle bir anı yaşamasın diye Yüce Yaradan Rabbine karşı yalvararak şükretmeyip, dersler almayan insanoğlu tabiri caiz ise nankördür.

Dünyanın içerisinden geçtiği buhran sırasında dahi kalbini sefalet, kin, kıskançlık ve başkalarına karşı nefreti arttıran kişinin dünü, bugünü hastalıklıdır. Yarınına ise Allah Kerimdir.

Anın tadını çıkartın, onları rafine edin, sizi neyin mutlu ettiğini ve sizleri daha iyi yapan şeylerden birini seçin, bardağın boş ve dolu tarafını iyi görüp ona göre pozisyon alın. İyiyi ve güzeli hayatımızın her anına yayalım.

Nankör olmayalım!

Bu günlerimiz tarihe kaydedilmiş bir anıya dönüşecek ve bizden sonraki nesillere anlatılacaktır. Anlarınızı unutulmaz anılara dönüştürün.

Yaşayın ve yaşatın.