Hayalperest 104 emekli Amiral, 04 Nisan 2021 Tarihinde gece yarısı Montrö sözleşmesini bahane ederek muhtıra şeklinde bir darbe bildirisi yayınladılar.
Kimileri bunu demokratik bir ifade özgürlüğü olarak kabul etsede işin aslı öyle değil, bir kişinin kendi fikrini bireysel olarak söylemesi ifade özgürlüğü olarak kabul edilebilir. Ancak 104 Amiralin toplu olarak bir metni imzalayıp yayınlaması düpedüz Hükümete ve Milli İradeye karşı yapılmış bir saygısızlık ve bir tehdittir. Hükümete ve Millete gözdağıdır.
Aleni olarak demokrasiye karşı yapılmış örgütsel, siyasi ve darbe imalı bir bildiridir.
Bu gibi bildiriler aynı zamanda başarılı bir şekilde görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Emniyet Mensuplarımızın morel ve motivasyonunu bozmaya yönelik bir harekat olduğundan mutlaka cezai bir müyyidesi olmalıdır.
Bu 104 emekli Amiral, bir zamanlar %5'de kalsak Türkiye'yi biz yönetiriz hayalinden (ruyasından) henüz çıkmamış olacaklar ki böyle bir bildiri yayınladılar.
Onlara kısaca diyorum ki; "Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye"!!!
Düşünüyorum da acaba bu emekli amirallerin arkasında kim var, hangi güç bunları böyle bir bildiri yayınlamaya sevk etti. Çünkü bu amirallerin her biri ayrı şehirlerde ikamet etmektedir, o nedenle bu bildirinin nasıl imzalandığı da bir muamma, acaba bunların arkasındaki güç bunları tek merkeze çağırmak süretiyle mi bu belge imzalatıldı, yoksa o güç tarafından bu belge bir ay öncesinden il il gezdirilerek mi imzalatıldı. Bu insanları bir araya getiren perde arkasında ki bu güç kimdir, kimlerdir, bu insanlar nasıl bir araya geldi, bu belge nasıl imzalatıldı, halen bu konu açıklığa kavuşmamıştır.
Bildiride deniliyor ki, "montrö Lozan barış antlaşması kazanımlarının tamamlayıcısıdır. (Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diploması zaferidir.) Bunlar Amiral olmuş ama belliki hiç tarih okumamışlar. Lozan Barış Antlaşmasının kazanımları tam olarak elde edilmedi ki, Montrö'de onun tamamlayıcısı olsun.
Hani Halep, hani İhdlip ve Cerablus Köprüsü hattı. Hani Musul, hani Kerkük, hani 12 ada, hani Enez bölgesi... bırakın bunları henüz seslenme mesafesinde ki Meys Adasına bile sahip çıkılamamışken siz hangi kazanımlardan bahs ediyorsunuz.
Yine diyorlar ki, "Montrö sözleşmesi 2. Dünya savaşında tarafsızlığın korunması sözleşmesidir."
Keşke 2. Dünya Savaşına doğru tarafta yer alıp girmiş olsaydık da belki bazı kazanımlarımız olurdu. Kazanımlar olmasa dahi bari savaşa girdik de o nedenle kıtlık, yokluk, sefalet ve eziyet içinde yaşadık derdik.
Eyyy bre gafiller, biz savaşa girmedik ama açlık, yokluk, sefalet, işkence ve eziyetin kralını yaşadık.
Milletten zorla toplanan tahıllar ambarlarda çürüdüğü için denize ve nehirlere döküldü, Yusuf Peygamberin döneminde ki Rahipler misali...
1940'lı yılların hangi zulmünü saysam bilmem ki, kaçar vergisi, amele (vatandaşlık) vergisi adı altında Milletin elinden ekmeğinin alınması, Camilerin ahıra ve ambara dönüştürülmesi, Ezanın Tanrı Uludur diye okutulması...
Saymakla bitmez 1950'ye kadar bu millete yapmadıkları zulüm kalmadı.
Biz Millet olarak (Milli İrade olarak) 15 Temmuz 2016'da bir daha tekerrür etmemecesine darbeleri tarihin karanlık sayfalarına gömdük.
Buradan 104 Amirale sesleniyorum; Siz hala bazı şeylerin özlemini duyup hayal kuruyorsunuz, size tavsiyem bu rüyadan çıkın artık.
Bu Millet bu ülkeyi size ve sizin gibi düşünenlere yedirmeyecektir...
Fadlı DOĞAN