Bu sabah uyandım, dilimde “ Arşı arşı memlekete kız vermesinler “ parçası. Yürüyüş boyunca dilimde. Niye?

Evet, yapılsaydı gelin adayımın kına gecesi olacaktı bu gece. Yarın oğlumun nikahı var.Eee, bana ne oluyor?

Ben kız annesi değilim ki…Annemle benim yıllarca gözyaşı dökerek dinlediğimiz bu parça, neden şimdi çıktı ortaya. Yaşamın her alanını parçalayıp etiketlemeye alışığız ya… Bu da öyle bir şey olsa gerek.

Ben de sonunda “ Hanım anne “ oluyorum. Annem, rahmetli babaanneme “ Hanım anne “diye hitap ederdi. Son nefesine kadar sürdü ilişkileri.Nur içinde yatsın!

Benim de dileğim, gelinimle son nefesime kadar ilişkimi sürdürmek. Tabii, oğlumla da. Fakat yaşadıklarımdan yola çıkarak biliyorum ki, hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Sadece yaşama dair masum istekler var. O da olursa… Olmazsa vardır Tanrı’ nın bir bildiği demek. Hayırlısı demek.

Basit ama kolay değil. Geçmişte zorlandığım dönemlerden birinde profesyonel yardım alıyorum. O döneme ait beklentilerimle ilgili psikoloğuma yakınırken, bir ara dedi ki;

“ Doğada olmayan bir şeyi istiyorsun. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur. Bak tsunami dakikalar içerisinde nasıl dünyayı altüst etti.”

Tabii, o dönem “ en büyük acı benim acım “ diye baktığımdan; açıkçası verdiği örnek kel alaka gelmişti bana.

Bugün, her özel günüme “kuş bakışı “ bakabilmek için; bu örneği kendime hep anımsatırım. Unutma derim kendi kendime;

“ Dünya senin etrafında dönmüyor.”