Bir bineğimiz yok.

Yarı uykulu kaldırımda ilerliyoruz.

Malum, işe kavuşma telaşı var.

Yağmur yağıyor.

Yollar su deryası.

Çukur var mı, yok mu, anlaşılmıyor.

Araçlar hızla geçiyor.

Taksi, servis minibüs...

Sanki onlarda yarı uykulu...

Tıpkı ben gibi...

Basıp geçiyorlar.

Sıçrayan yoldaki sular.

Üst baş yaş olmuş.

İşe gidersen, ıslak çalışmak zorundasın.

Eve dönersen, işe geç kalacaksın.

Gelin de karar verin.

Ey şoförler!

Ey bir şekilde binek araca sahip olanlar!

Lütfen, biraz daha yavaş gider misiniz?

En azından, bir yayanın yanından geçerken, biraz daha yavaşlayabilirsiniz!

Siz da yaya gidebilirdiniz.

Yayalarda araba sahibi olabilirlerdi.

Olamaz mı yani!

Her şeyin sahibi, Alemlerin Rabbi her şeye kadirdir.

Unutmayın!

Söz kısmına da girmiyorum bile!

***

Bir hayvanların yaptığına bakıyorsun,

Bir de insanların yaptığına...

Bir hayvana bakıyorsun...

Bir de hayvanın yanındakine...

Kime hangi ismi yakıştıracağına karar veremiyorsun.

Öyle değil mi?

Hâlbuki insan yaratılmışların en şereflisi değil mi?

***

Günümüz insanları, istedikleri bütün her şeye sahip oldukları halde, dostluk ve arkadaşlığın gerçek anlamını bilmedikleri / bilmedikleri için, hep bir yanları eksik ve yalnız kalmışlardır ve kalacaklardır.

***

Günümüz gençlerinin, arkadaşlıklara ve dostluklara bakış açıcı ile bizim gençliğimizdeki arkadaş ve dostlara/dostluklara bakış açısı arasında çok fark var.

***

Küçük şehirler/ kırsalda ki arkadaş ve dostluklar,  büyük şehirler /metropoller arasında çok fark var.

Öyle anlatıldığı ve görüldüğü değildir.

Kerim BAYDAK

[email protected]