“Zaman gözlerimizin önündeki cam sileceğidir. Fazla yağmur ıslatsa da, o gide gele camlarımızı temizler. Acele karar vermeyin ama kararsız da kalmayın. Yaptığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık zamanla geçebilir ama yapmadığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık hiç geçmez.”

Notlarım içindeki alıntılardan biri, yukarıdaki paragraf. Her zaman geçerliliğini koruyor benim için; her ne kadar bazen yaptıklarım çılgınca da gelse.

İşte, gündemime uyarlarsam; gerçekten çoğu yalnız kadının cesaret edemeyeceği bir yerde ve koşullarda bir yaşam sürmeye başladım köyde. Bu bazen beni daraltıyor, bunaltıyor ve hemen kendime hatırlatıyorum; zamana ihtiyacın var. Sabır!

Oldukça farklı bir yaşam sürüyorum köyde. Bazen gülebiliyorum halime. Şöyle ki; geçenlerde kardeşim erken geldi köye. Ben de telaşla dışarı çıkmak için hazırlanıyordum. Kapı çalındı ve boşta bulunarak “ Kim o? “ dedim. Kardeşim güldü. “Benden başka kim olabilir ki? “ dedi. Haklıydı. Çünkü bahçe kapısı da kilitliydi ve anahtar sadece kardeşlerim de vardı. İç kapıya ulaşıldığına göre bu soru oldukça gereksizdi. Fakat alışkanlık ya; kapı vurulduğunda hep oturduğum evler apartman olduğu için aklıma gelen ilk cümle, o olmuştu.

Tıpkı, anımsadığım bir fıkradaki veznedar gibi. Aynen aktarıyorum fıkrayı.

“Bir haydut bankadan içeri girip, memur ve müşterileri silahla tehdit ederek, veznedara paraları uzattığı çantasına doldurmasını emreder. Bu sırada, fırsatını bulan bir müşteri alarm ziline basıverir. Bunun üzerine soyguncu bankadan dışarıya doğru koşmaya başlar.

Şaşkınlıkla aptallaşmış olan veznedar, alışkanlıkla seslenir:

“-Beyefendi! Beyefendi! Paranızı unuttunuz, paranızı!...”

Bu yazım eskilerden; ama dediğim gibi, baştaki not her zaman geçerli. Köyde yaşam, yaşanması gerekiyordu, yaşandı bitti. Köydeki kapı kapandı şu an. Eee, ne demişler bir kapı kapanmadan, başkası açılmaz. Yeni kapılar konusunda henüz net değilim.Fakat şu günlerde, Argos’ la bir kamp işi için ayak işleri yapıyorum. Sonuç ne olur, bilinmez. Bildiğim şey; oğlumun canına can katamadığım gibi, torunum( Argos oğlumun köpeğiydi)gözüyle baktığım Argos’ un da canına can katamam. Nedir? Onunla da bol bol anı biriktirmiş olurum hayattayken. O kadar!