Yılmaz, mesajında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun, 10 Aralık 1948 tarihinde ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul ettiğini hatırlattı.

İnsan Hakları Bildirisi ile dünyadaki bütün insanların, sadece insan oldukları için özgür ve eşit olduğunu ve hiçbir insanın ayrımcılığa maruz bırakılamayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Yılmaz, bu önemli bildirinin insan haklarının her geçen gün daha fazla ihlal edildiği ülkemiz için güncelliğini ve önemini korumaya devam ettiğini dile getirdi.

Yılmaz, şunları kaydetti:

İnsan Hakları Bildirisi ile insanın yaşama hakkına saygı gösterilmesini, kadın ve erkeğin eşitliğini, yasal ve siyasi haklarla birlikte, ekonomik, toplumsal, kültürel haklarına da saygı gösterilmesini, özgürlük ve güvenliğin sağlanması, düşünce, din, vicdan, toplantı-gösteri, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının güvence altına alınması sağlanmıştır. “Halkın doğru haber alma hakkı” çerçevesinde mesleklerinin gereği olarak eleştirel haberler yapan basın yayın kuruluşları çeşitli yollarla cezalandırılıyor. Sistematik ve ideolojik olarak kadın kimliğine yönelen saldırılar artarken adalet ise sınıfta kalmaya devam ediyor. Erkek şiddeti sadece evde ve sokakta değil, işyerlerinde de yaygın bir sorun olarak yaşanıyor. İşyerinde kadınlara yönelik şiddet; fiziksel şiddet, mobbing veya cinsel taciz şeklinde yaşanıyor. Sendikal faaliyetleri engelleme, sendika üyelerine uygulanan baskı ve sürgün, meslek örgütlerinin demokratik haklarını kullanmasını engelleme gibi insan hakları ihlalleri her geçen gün artıyor. İşçilerin çalışma koşulları ülkemizde bir insan hakkı sorunu olarak devam ediyor. İnsan onuruna aykırı çalışma biçimi olan kayıt dışı ve taşeron istihdamı kural haline geldi.Çıkarılan yasalar ile en temel haklardan biri olan örgütlenme özgürlüğü engellenirken, örgütlenenler hapis cezalarıyla yargılanıyor. İşçilerin grev hakkı engelleniyor

Yılmaz, Çalışma saatlerinin en uzun olduğu, sendikalaşmanın en düşük olduğu bir ülkedeyiz. Her yıl binlerce işçinin iş cinayetlerinde öldüğü ve ucuz emek politikalarının geçerli olduğu, sendika üyesi oldukları için işten atılmaların olduğu bir ülkede insan haklarından söz etmek elbette zor. Sendika hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı insan hakları açısından oldukça önemlidir. Çalışan sınıflar bu hak sayesinde diğer sosyal haklara kavuşma imkânını bulabilirler. Çünkü sosyal haklar bir lütuf değil, sosyal, sınıfsal mücadele ve kolektif eylem sonucu elde edilen haklardır.  İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan hak ve özgürlükler temelinde taşeronsuz, güvenceli, sağlıklı, onurlu bir çalışma yaşamı için eşit, özgür, demokratik bir Türkiye mücadelemiz devam edecektir diye konuştu.

PHA

Editör: Adıyaman Haber