Adıyaman Üniversitesi tarafından düzenlenen “RİBA (FAİZ) TAŞI ÜSTÜNDEKİ MEDENİYET” adlı konferansa Prof. Dr. Gültekin ÇETİNER ve Sosyal, Ekonomik ve Teknolojik Araştırma merkezinden Sedat LALOĞLU konuşmacı olarak katıldı.

Konferans öncesinde Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha GÖNÜLLÜ’yü makamında ziyaret eden Prof. Dr. Gültekin ÇETİNER ve SETAM Koordinatörü Sedat LALOĞLU Üniversitemiz Onur Defterini imzaladı. Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. GÖNÜLLÜ de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek Adıyaman’ın tarih ve kültürünü yansıtan yerlerinin maketini hediye etti.
Ziyaretin ardından konferanslarını vermek üzere Üniversitemizin M. Vehbi Koç Konferans Salonu’na geçildi. Konferansa Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha GÖNÜLLÜ, 20. Dönem Adıyaman Milletvekili Ahmet DOĞAN, İl Milli Eğitim Müdürü Seyfi ÖZKAN, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Murat AYDIN, Üniversitemizin Akademik ve idari personeli ile bazı STK temsilcileri katıldı.
Prof. Dr. Gültekin ÇETİNER ve SETAM Koordinatörü Sedat LALOĞLU verdiği konferansta, Faizin varoluşu ile dünya üzerindeki fiziki para ile sanal para arasındaki farkın büyüdüğünü, ekonominin uçuruma sürüklendiğini ifade ederek, “Güçlünün egemen olduğu mevcut dünyada BDPS sayesinde parayı basanlar ve onun kontrolünü gerçekleştirenler borç üzerinden ülkelerin egemenliklerini ipotekleri altına almaktadırlar. Artık devletler devlet olma erkini yitirmiş durumda. ABD ve Batı halkları da, İslam Dünyası ve Doğu halkları da BDPS/KRS nedeniyle fazladan 7 milyar nüfusa dahi yetecek Dünya doğal zenginliklerini sömüren azınlık bir grup tarafından adeta köleleştirilmiş durumda. Bugün tüm Dünya’da artık küresel bir zulüm sistemi var. Adı da BDPS’dir. Bu zulüm sistemi KRS dediğimiz yasallaştırılmış suç haline getirilen uygulamayla havadan kredi vererek yarattığı paralarla bir taraftan tüm toplumdaki bireyleri köleleştirmekte ve servetlerini talan etmektedir. Aynı şekilde devlet tahvilleri/hazine bonoları gibi borçlandırma araçlarıyla devletleri de köleleştirmekte ve varlıklarını yağmalamaktadır. AB ülkeleri borçlanma oranı %85 üzerinde. PIIGS denilen zayıf Avrupa ülkelerinde bu oran %100’leri aşmış durumda. AB`de en güçlü gözüken Almanya’ya bakınız. Orada da borç oranı %100’ü aşmıştır. Bu hileli sistem sürdükçe tek tek tüm ülkelerin içerisine düşeceği durum aynıdır. Bakınız Avrupa ülkelerine. Hükümetlerin biri giderken diğeri gelmekte. Sağ gidiyor sol geliyor. Sol gidiyor sağ veya liberal ya da aşırı ulusalcılar geliyor. Ama değişmeyen bir şey var. O da parayı üretme ve kontrol etme mekanizmaları. Parayı üretenler borç yoluyla hükümetlerden bağımsız olarak devletleri yönetiyor. Bugünlerde İslam Dünyasını borç yoluyla köleleştirme operasyonları hızlı şekilde devam ediyor. Zira bu küresel zulme çare olacak hem inanç, hem zihni hem de diğer alt yapılar İslam Dünyasında var. İnsanlık bu küresel zulümden kurtulacaksa İslam Dünyasının önderliğiyle olacaktır. Ancak bugünkü uygulamalara baktığımızda durum hiç açıcı değil. Bugün maalesef Türkiye’miz İslam Dünyası içerisinde BDPS’ye kolunu kaptırmış ülkelerin başlarında geliyor. Maliyeti duvar kâğıdı kadar olan yeşil dolarları getirmek için yastık altındaki altınların nasıl merkez bankasına toplanacağı kaygısından tutun, yabancıya toprak satışı ve bugünlerde Sukuk veya kira sertifikası diye yaygınlaştırılmaya çalışılan ve işlevi devleti/fertleri borçlandırmaktan başka bir sonucu olmayan uygulamalara bakın. Maalesef bunların çoğu İslami kavramlar yozlaştırılarak yapılıyor. Faiz yerine kar payı, devlet tahvili yerine GES veya Sukuk gibi enstrümanlar konularak çoğunlukla bunların sistemden bağımsız incelenmesiyle fetvalar veriliyor. Hâlbuki Katılım Bankaları da KRS yapıyor. Yani 1 Liralık paraya mukabil 9 Lirayı havadan yaratıyorlar. Bu tür araçlarla hem devleti hem de fertleri bileşik faiz hesapları üzerinde borçlandıracaklar. Bunda BDPS ve KRS’yi araştırmadan, sistemin toplumun alttan yukarıya doğru tüm kesiminden servetleri çekip bankalara aktaran yıkıcı etkisini anlamadan “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” yazısında belirttiğimiz gibi enstrümanlara bakıp fetva veren ilahiyatçıların payı büyük. Katılım Bankaları genelde istihdam ettikleri ilahiyatçıların fetvası sayesinde toplumun önemli kesimini bileşik faiz oranındaki kar paylarıyla borçlandırma kervanında yerini almış durumda. Tüm insanlığın bu baş belası sistemden kurtuluş için İslam Birliği önderliğinde birleşmeye ihtiyacı var. İslam’da olduğu gibi önceki semavi dinlerde de faiz haram. Ancak İslam’da bunun ötesinde faiz Allah’a harp sebebi sayılmış. Müslümanların bundan kendilerini sıyırmaları gerektiği emrediliyor.” diyerek kurtuluşun reçetesini açıkladı.
Konferansın devamında, “Türkiye insanlık düşmanı bu sistemden kurtuluş konusunda insanlığın önüne çare sunduğu takdirde bir zamanlar nasıl kısa sürede küçük bir beylikten çağ kapatıp yeni bir çağ açan ülkeye dönüştüyse bugün de tüm Dünya’da adaletin kaim kılınmasında önemli bir cazibe merkezi olabilecektir. Ancak, derdimizi önce Türkiye’deki insanlara anlatabilsek; Paranın nasıl üretildiğini, parayı sanıldığının aksine devletin basmadığını, paranın %10’luk fiziksel kısmının bankalara borçlanarak üretildiğini, kalan %90’ının ise bankalar/katılım bankalarınca kredi kullandırmak suretiyle yoktan var edildiğini, kimsenin üretmediği faiz/kar payı üzerinden servetlerin sürekli olarak bankalara akıyor. Bütün bunların birer kara delik gibi ülke ekonomilerini borç girdabına sürüklüyor. Toplumun her kesiminden insana yeteneği ölçüsünde görevler düşüyor” diyen Prof. Dr. Gültekin ÇETİNER ve SETAM Koordinatörü Sedat LALOĞLU, yazarların, çizerlerin, okurların kısacası herkese anlayabildiği dilden bunları aktarmak ve farkındalık oluşturma adına görevler düştüğüne vurgu yaparak, konferanslarının amacına değindi ve Konferansın gerçekleşmesine vesile olan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Talha GÖNÜLLÜ ’ye katılım ve desteklerinden dolayı teşekkür etti.
 
Editör: Adıyaman Haber