Tokur, mesajında Türk tarihine şerefle isimin yazdıran, kahramanlıkta, fedakarlıkta ve zor zamanlarda devlet ve millet yanındaki asil duruşuyla Türk Kadını her övgüyü hak ederek herkese örnek olduğunu kaydetti.

Türk Kadınının, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği üzere omuzlar üstünde göklerde yükselmeye layık olduğunu anımsatan Tokur,  şöyle devam etti:

''Anayasa’ya konulan kadınlara pozitif ayrımcılık sadece kağıt üzerinde kalmamalıdır. Kamu çalışma hayatında kadınlarımızın en fazla bulunduğu alan sağlıktır. Bu alanda da fedakârca devletin emrinde, milletimize hizmet etmektedirler. Kadın çalışanlarımızın çalışma hayatını kolaylaştırmak, çalışma hayatının onların aile ve sosyal hayatına olumsuz etkilerini en aza indirmek devletin muhakkak yapması gereken iştir. Fakat ne yazık ki bu yönde ciddi adımlar atılmaması hepimizi üzmektedir.''

-"KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARI, MOBBİNG ŞİDDET MAĞDURU"

Günümüzde kadın sağlık çalışanlarının mobbing ve şiddet mağduru olduğunun altını çizen Tokur, mobbingin temel çözümü de ehliyet ve liyakat sahibi idarecileri göreve getirmekle olacağını ve  çalışma hayatında hakkaniyetli ve adaletli bir yönetim oluşturmakla mümkün olabileceğini ifade etti.

Tokur, şiddet konusunda da tavırlarının net olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Tutuklu yargılama, şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre kamuda sağlık hizmetlerinin ücretli olması ve sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı alan ilan edilerek suçun cezasının ertelemesinin veya hafifletilmesinin sonlandırılması gerekir. 
Aşırı iş yükü kadın çalışanlarımızın karşılaştığı bir diğer önemli sorundur. İş yükünün hafifletilmesi için planlı bir istihdam politikası uygulanmalıdır. Verimlilik sağlayacak bir çalışma düzeni oluşturulmalıdır. 
Bunun yanı sıra kreş sorunu hala çözülememiş, izinler konusunda alınması gereken önemli mesafeler kat edilememiştir. Bu meseleler kadın çalışanlarımızın aile vesosyal hayatlarınıda olumsuz etkilemektedir.'' 

-''SÖZLEŞMELİ ÇALIŞMAYA SON VERİLMELİ''

Kadın çalışanları zorlayan bir diğer konunun ise sözleşmeli çalışmaları olduğuna değinen Tokur, ''Ailesinden uzakta, eşi ve işi arasında bir tercihe zorlanan kadın çalışanlarımızın mutlu bir yuvası veya huzurlu bir aile hayatının olması nasıl beklenebilir.? Sözleşmeli çalışmaya bir son verilmeli ve tüm çalışanlar kadrolu olmalıdır. Aileler ayrılmamalıdır.'' 

Tokur, tüm sorunların hepsini bir arada düşündüklerinde kadın sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromu ile nasıl karşı karşıya oldukları açık bir biçimde görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:

''Kadın çalışanlara daha iyi bir çalışma hayatı ve ortamı sunmak hem anayasa’nın yüklediği bir sorumluluk hem de Türk milletinin tarihiden gelen bir zorunluluktur. Bizim kadınlarımızı her yerde el üstünde tutmamız ve huzurlarını temin etmemiz şarttır. Kadın sağlık çalışanlarımızında, sorunları ve talepleri ile ilgili yapması gereken sendikal mücadele aktif olarak yer almaktır. Bu anlamda gerçek sendikacılığın adresi Türk Sağlık-Sen’in kapısı onlara her zaman açıktır. Sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan tüm kadınlarımızı sendikal mücadelemize katılmaya ve güç vermeye çağırıyoruz. Bu temennilerimize, başta bu vatan için can veren şehitlerimizin eşleri ve anneleri olmak üzere tüm Kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, toplumsal yaşamda, çalışma ve sendikal hayatta mücadele eden kadınlarımıza başarılar diliyoruz.''

Kaynak : PHA
Kaynak: pha