Ulubey, koronavirüs nedeniyle bir yakınının taziyesine gidemezken, acısını paylaşamazken, artan vaka sayısından, artan ölümlerden ders alınmadığına dikkati çekti.

Düğünlerin devam ettiğini, sahillerin dolup taştığının altını çizen Ulubey, "Ölümün kol gezdiği bir dönemde,ısrarla bana bir şey olmaz tutumu, bu kadar tutarsızlık, lakayatsızlık yaşanıyorken, diyeceksiniz ki, hayat devam ediyor, evet doğru fakat olağanüstü koşullar yaşıyoruz, bizim tedbirsizliğimiz bir başkasının ölümüne mal olabiliyor."şeklinde ifade etti.

Ulubey, İçişleri Bakanlığı'nın 14 ilde kısıtlama getirdiğini belirterek, "Kısıtlamalar daha da artacağa benziyor, birilerinin dikkatsizliği yüzünden yasaklara doğru gidiyoruz."dedi.

Rant uğruna büyük bir doğa katliamının yaşandığını vurgulayan Ulubey, şöyle devam etti:

"Doğaya verdiğimiz her türlü zararın aslında kendi geleceğimizin büyük bir felaketi olduğunu ne zaman anlayacağız? Ya da yaşananlardan ne zaman ders çıkartacağız. Ne yazık ki, doğayı tahrip etmenin bedelini çok ağır ve acı olduğunu son yaşadığımız #Giresun sel felaketiyle bir kez daha gözler önüne serildi.Yaşamını yitiren canlar, yaşanan çaresizlikler hepimizi üzdü.Önce tedbir sonra tevekkül. Nasıl ki deprem kuşağında olan ülkemizin depremlere karşı gereken  duyarlılık, dayanıklı yapılar yapılmadığı gibi, sel felaketlerine karşı da aynı çarpık yapılaşma devam ediyor( dere yatağına ev yapılıyor) Doğanın dengesini bozmadık mı?, doğayı kirletmiyor muyuz? Ormanları yakmadık mı?

"Ülkemizin en güzel yerlerini imara açmıyor muyuz?"

HES'lere hayır dedik. Rant uğruna derelerimizi kuruttunuz, doğanın dengesini bozdunuz, gördüğünüz derenin üstüne HES'ler yaptınız, her nehir yatağına barajlar yaptınız, akarsu yataklarını bozdunuz, doğanın dengesi ile oynadınız bu sonuç doğanın bizden aldığı acı intikam. Neden sular doğal akışlarıyla kendi yataklarına akmasın?Mühendislik hesaplar niçin var? Bunu soran var mı? Doğal alanların yapısını bozan projelerden kim ya da kimler sorumlu?Her acı ve yıkımda olduğu gibi hiç kimse sorumluluğu üstlenmiyor. Nasıl olsa bir süre sonra unutulur, aynı yerden devam edilir.Bu hep böyle olmuştur. Yanlışlara ve hatalara bir nevi göz yumarak,ya da yumularak  kaldığımız yerden devam edilir. Kentsel dönüşümden bahsederken, dere yataklarını imara açmak, bilimsel bir incelemeye gerek duymaksızın ve yaşanan sonuçlardan vatandaşı sorumlu tutmak ne kadar gerçekçi?Devlet vatandaşını olası bir riske karşı korumakla mükelleftir."

"Doğa olayları önleyemezsiniz ama felaketi önleyebilirsiniz"

Ulubey, dere üzerinde normal simetriğiyle yani akışkanlığıyla oynamanın olumsuz sonucun kaçınılmaz olduğuna değinerek, "Bu kader değildir. Doğa olayları önleyemezsiniz ama felaketi önleyebilirsiniz. Bakın Karadeniz bölgesinde yaşanan heyelan ve sel felaketlerini değerlendiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Yüksek Mimar Sn. Eyüp Muhcu, '38 adet HES bulunan, 7 tanesinin ise yapımına devam edilen Giresun’da, HES ve baraj projeleri için ağaçların kesilerek bölgenin heyelana açık hale getirilmesi, derelerin akış rejiminin bozularak sel riskinin artırılması, yeşil alanlarda ve dere yataklarında imar affı yoluyla kaçak yapılaşmaya izin verilmesi yerleşim yerlerini afetlere karşı savunmasız bırakmış; yoğun yağış ve bölgede bulunan HES’lerin baraj kapaklarının kontrolsüz biçimde açılması ve baraj duvarlarının yıkılması yaşanan felakete neden olmuştur' Muhcu, 'Yıkımlara sebep olan merkezi ve yerel yönetim politikaları, yaşanan acılara ve kayıplara rağmen sürdürülmektedir." ifadelerini kaydetti.

 "Çevre dostu yatırımlar yapın"

Ulubey, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bu acı gerçekler bize bir kez daha gösterdi ki, afet sonrası yaraları sarmak için gelin, çevre dostu yatırımlar yapın. Sosyal devlet anlayışını tam anlamıyla hayata  geçirerek,bilimi ve bilim insanlarının söylemlerini önemseyin, bölgede yaşanan hasar tespit edilerek vatandaşın uğradığı zararlar telefi edilmelidir. Koordineli şekilde çalışılmalı, çevre karşıtı değil,çevre dostu yatırımlar yapılmalıdır.İhmal boyutunda Sorumluluk taşıyanlar araştırılmalı, yargıya ve topluma hesap vermelidir. Ekolojik yıkımın çarpık yapılaşmanın, yanlış ve çıkarcı politikaların sonucu meydana gelen afetlere artık son verilmelidir. İvedilikle çevresel kalkınma sağlanmalıdır. Doğanın düzeni bozulursa, insanoğlunun da düzeni bozulacaktır."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha