Demirci, Demokrasi Parkı önünde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adıyaman Şubeler Platformu adına yaptığı açıklamada Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ile bağlı iş kollarındaki MYK üyelerinin 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle düzenlenecek yürüyüşe katılacağı açıkladı.

Grup adına yaptığı açıklamayı okuyan Demirci, tüm insanlığın “yeni bir başlangıca” olan ihtiyacının yakıcı hale geldiği bir süreçten geçtiğini ifade etti.

"Yaşadığımız mahalleden şehrimize, çalıştığımız işyerinden ülkemize tüm dünya bir salgınla sarsılıyor" diyen Demirci, açıklamasına şöyle devam etti:

"Savaş ve çatışmalarla nükleer, termik, jeotermal santralleri,  siyanürlü maden aramaları ile atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazları, atıklarıyla ekolojik krizlere, salgın hastalıklara yol açan, her baktığı yerde sadece doların yeşilini ve petrolün siyahını gören, gölgesini satamayacağı ağacı kesen kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor. Gözü doymak bilmeyen barbarlık, pandemi koşullarında bile sömürü çarklarını milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürmeye çalışıyor.

İşçiler, emekçiler durduğunda ekonominin duracağını, hayatın duracağını çok iyi biliyor. Bunun için salgın koşullarında işe gitmek zorunda bıraktığı işçilere, emekçilere “vazgeçilmezler” diyor. Ancak kendi varlığını sürdürebilmek için milyonlarca işçiden, emekçiden, sağlıklarından ve canından vazgeçmesini istiyor."

"Bozuk düzende sağlam çark olmaz!"

Yusuf Demir; "Bizler hemşiresinden doktoruna, mühendisinden teknisyenine, öğretmeninden vergi dairesi çalışanına, posta dağıtıcısından makinistine, mübaşirinden zabıt katibine, hizmetlisinden itfaiyecisine, polisinden askerine bu ülkenin kamu emekçileri olarak 'vazgeçilemezler' ordusunun bir parçasıyız.Bizler; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, emeğin hak arama yollarının kapatıldığı bir ülkenin kamu emekçileriyiz. Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz.Bugün, salgının günde 300’den fazla insanımızı aramızdan kopardığı koşullarda sömürü çarkları tüm emekçiler gibi bizim için de daha acımasız dönüyor.Krizle birleşen pandemide sorunlarımız katlanarak artıyor. Ancak bizi kamu emekçisi olarak değil, kapı kulu olarak görenler dün olduğu gibi bugün de sesimizi duymuyor."dedi.

"Patronların yüzünü güldüren bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil"

Evrensel normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu pazarlık haklarının yok sayıldığını vurgulayan Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

"Emeğin saflarında Truva atı görevini yerine getirenlerle yapılan, hiçbir sorunumuzu çözmeyen, mutabakatlarla yetinmemiz isteniyor.Güvenceli-kadrolu çalışma hakkımız yok sayılıp, 4-B’li, 4-C’li, sözleşmeli, ücretli, vekil, taşeron elemanı gibi onlarca parçaya bölünmüş güvencesiz istihdama mahkum olmamız bekleniyor.  TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına endekslenen artışlar sonucunda her yıl açlık sınırına biraz daha fazla yaklaşan maaşlarla yetinmemiz isteniyor.  Ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı her seferinde bizim değil, sermayenin, patronların yüzünü güldüren bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil."

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha