Turan, yaptığı açıklamada,"Öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki saatlerin alışılmışın dışında uzaması, vücudun alışılmış beslenme tarzının çok dışına çıkmasınaneden olur. Açlık durumunun uzun süre devam etmesi halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik gibi sorunlara neden olur, iş verimi düşer. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar. Uzun süren açlık dönemlerinin, yavaşlayan metabolizmanın vücuda verdiği olumsuzlukları en aza indirmek için bu dönemde beslenmede birtakım değişiklikler yapılmalıdır. Besin alımının az öğünler şeklinde fakat yüklü alınması tüketilen besinlerin daha çok depolanmasına, kan şekerinde dengesizliklere, uzun sürede kilo artışına neden olmaktadır. Bunun için Ramazan’a özel beslenme alışkanlıkları edinmeliyiz" dedi.

- MUTLAKA SAHUR YAPIN
Sahurun önemli olduğunu vurgulayan Turan,  şöyle devam etti:

"Sahurda sadece su içerek niyetlenmek veya gece atıştırmasıyla yatmanın son derece zararlı olduğu unutulmamalıyız. Gün boyunca alamadığımız besin öğesi ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız. Bunun için öğün sayısı arttırılmalı ve mutlaka sahur yapılmalıyız. Sahurda protein içeren süt içmeli, yumurta, yoğurt, peynir yemeli, kan şekeri dengesi için tam tahıl içeren ekmek tüketmeli ve bol su içip yeterli sıvı alımını sağlanmalıyız. Ramazan’da dengeli beslenmeyen ve sahura kalkmayan kişilerde; kan şekeri düşüklüğü, sindirim zorlukları, mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi, dehidratasyon dediğimiz vücudun susuz kalması ve su – tuz dengesinin bozulması olabilir. Öğün sayısının az olması gün içinde yorgunluk, konsantrasyon azalması ve uyku hali gibi durumlara yol açmaktadır"


SAHURDA TÜKETMENİZ GEREKEN 5 BESİN

Sahurda tüketilmesi gerekli besinlere de değinen Turan, "Yumurtanın anne sütünden sonraki en kaliteli protein olduğunu bilmeyen yoktur. Mucizevi özellikteki bu besin içerdiği dengeli protein ve yağ sayesinde uzun süre tok kalmanızı sağlayacak. Yapılan çalışmalarda kahvaltıda yumurta tüketenlerin tüketmeyenlere oranla çok daha uzun süre tok kaldığı gözlenmiştir. İftarda avuç içi büyüklüğündeki pidenin 1 dilim ekmek olduğunu hatırlayarak Ramazanın simgelerinden biri olan pideyi tüketebilirsiniz. Ama sahurda tercihiniz sizi daha uzun süre tok tutacak ve bağırsaklarınıza da iyi gelecek tam buğday/çavdardan olsun. İçeriğindeki kompleks karbonhidratlar sayesinde kan şekerini dengede tutarak uzun süre tokluk sağlayacaktır. Muhtemelen çoğunuz probiyotik bakterilerin yararları hakkında birçok şey duymuşsunuzdur. Antibiyotik ya da seyahat sebebiyle oluşan ishallerin tedavisinden, bağırsak hastalıklarının yönetimine, şişkinliğin azaltılmasına,sindirim sağlığına kadar birçok yararlı etkisi olan probiyotikler “bağırsak dostu bakteriler” olarak adlandırılıyorlar. Ramazan ayında öğün sayısı ve hareket azaldığı için bağırsak problemleri yaşayanların sayısı artıyor. Yoğurt içerdiği dost bakterilerle bağırsak sağlığının korunmasını sağlarken aynı zamanda uzun süre tok kalmanızı sağlayacaktır. Fındık, badem, ceviz gibi yağlı tohumlar  içerdikleri faydalı yağ asitleri ve dengeli protein yapıları ile tok tutucu özelliğe sahiplerdir. Enerji ve besin ögesi değerleri oldukça yüksek olan badem; karbonhidrat, protein, doymamış yağ, lif, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, A, B, C ve E vitamini içerir. Omega 3 açısından zengin olan ceviz ise kalp sağlığında ve stresi önlemede etkilidir. Yağlı tohumların kavrulmamış olanlarını tercih etmeye özen gösterin. Kavrulmuş yağlı tohumlar içerdikleri tuz sebebiyle gün içinde susuzluğun artmasına sebep olabilir. Özellikle yaz aylarına denk gelen oruçlarda iftar saati akşam geç saatlere kaydığı için, iftardan sonra yapılan ara öğün sayısı azalabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü günde toplam 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi öneriyor. Gün içindeki meyve hakkınızın bir kısmını sahurda rahatlıkla tüketebilirsiniz. Sahurda tükettiğiniz meyveler lif içeriğiyle tok kalmanızı sağlarken içerdiği antioksidanlarla birçok hastalığa karşı da koruyucu etki gösterecektir. Ayrıca yüksek su içerikleriyle gün içindeki susuzluk hissinin de azalmasına yardımcı olurlar" ifadelerini kullandı.

İFTARDA İŞTAH KONTROLÜNÜ SAĞLAYIN

İftarda iştah kontrolünün önemli olduğuna dikkat çeken Turan, şunları kaydetti:

"İftarda, boş mideye birden yüklenilmemelidir. Yaklaşık 14-15 saat dinlenmeye çekilen mideye aniden yüklenmek, iftar sonrasında hazımsızlık çekilmesine neden olabilir. Bunu önlemek için örneğin, iftar yemeğine hafif bir yemek olan çorba ve 1 dilim ekmekle başlayıp biraz ara verdikten sonra ızgara olarak hazırlanmış biftek, tavuk veya balık, zeytinyağlı bir sebze yemeği ve salata ile tamamlayabilirsiniz.
 İftar ile sahur arasına küçük ara öğünler eklenmeli, böylece bir hem bir defada fazla miktarda yemenin vereceği olumsuzluklar engellenmeli hem de yavaşlayan metabolizmaya destek olunmalıdır"

KİLOYA DİKKAT

Ramazan'da kilo almamak için neler yapılması gerektiğini belirten Turan, "Mutlaka sahura kalkın.  İftarda midenizi çok doldurup tüm gün yemeniz gerekenleri tek bir öğünde tüketmeyin. Bol su için. Sütlü tatlılar tercih edin. Bolca meyve ve sebze tüketin. Haftada iki kez sütlü tatlı tüketip diğer günlerde meyve veya kuru meyveyi tatlı olarak kullanın. İftardan 1-2 saat sonra hafif yürüyüş veya biraz egzersiz yapın. Yemeklerin suyunu tüketmemeye çalışın bu şekilde daha az yağ almış olursunuz. Yavaş yiyin ve mutlaka iyice çiğneyin" dedi.
 
RİSKLİ GRUP

Kimlerin oruç tutup tutamayacağına da açıklık getiren Turan, "Oruç tutmak sağlıklı Müslümanlara farzdır; bu nedenle riskli grupta bulunanların mutlaka hekimlerinden izin alarak bu ibadeti yerine getirmeleri önemlidir. Kalp-damar ve yüksek tansiyon hastalığı olup ilaç kullananlar, diyabet hastaları, hamileler, böbrek yetmezliği ve diyaliz hastaları, kanser tedavisi görenler, çocuk ve yaşlılar riskli gruptadır" şeklinde konuştu.

 

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha