Dağdeviren,  Perre Haber Ajansı Muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş ile birlikte o günden bu yana gerek bakanlıklarda, gerekse de iş ve işleyişlerde birçok değişimler yaşandığını ifade etti.
Eğitimin içerisinden yetişmiş bir akademisyenin Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilmesiyle bir süreç başladığını ifade eden Dağdeviren açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Eğitim emekçileri olarak bizler bu gelişme üzerine iyimser bir tabloyla eğitim hayatının devam edeceğini düşündük, ama gelinen nokta da sistemin adının bir öneminin olmadığı, işleyişin esas olduğu, günümüzde yine bizim yüzümüze çarptığıydı. Burada şunu çok açık görüyoruz. Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkiyi kurgularken öğretmenin sınıf içerisindeki mutluluğu, özgürlüğü ders işleyişindeki teknikleri öğrenci ile olduğu diyalogunda onun ile olan ilişkisinde çok belirleyici bir etki yaratmaktadır.
-"ÖĞRETMEN DENİLDİĞİNDE EN KUTSAL MESLEK OLARAK BAKILIRDI"
Öğretmen sınıfa girdiğinde, ders işlediğinde eğitimle olan değerleri konuşmak yerine eğer mutsuzluğunu veya sınıf ortamının ona uygunsuzluğunu, yaşadığı sıkıntıları aklına getiriyorsa elbette ki burada ciddi sorunların yaşanacağı aşikar. Tabi yıllar öncesinden baktığımızda öğretmen denildiği zaman en kutsal meslek olarak bakılırdı, öğretmene çok ciddi bir anlamda saygı duyulurdu, ama yaşanan süreç içerisinde gördüğümüz şey şu ki; artık öğretmen itibarsızlaştırıldı. Öğretmen mesleğinin itibarsızlaştığı toplum nezdinde değersiz görülmeye başlandığı bir süreç ile birlikte öğrenci ile olan ilişkisinde de ciddi daralmaların yaşandığı, olumsuz süreçlerin yaşandığı bizim tarafımızdan da çok net olarak görülmekte.
Tabi bunu aşabilmenin yollarından bir tanesi, öncelikle öğretmenlik meslek kanunu olarak toplumda 2023 eğitim vizyon belgesinde de yerini bulan öğretmenliğin, öğretmenlerin statüsü tavsiye kararı doğrultusunda, yeniden şekillendirmesiyle, ve öğretmenlik mesleğinin itibarının yeniden kazandırılmasıyla mümkün. Buradan da öğretmen öğrenci ilişkisini daha sıcak daha nitelikli ve kazanıma yönelik arzulanan hedeflere yönelik daha gerçekçi olacağını hepimiz görebileceğiz." 
Eğitimde, öğretmen ve öğrenci arasında yaşanan ilişkinin test çözmekle bağdaşır duruma geldiğinin altını çizen Dağdeviren, "Eğer öğretmen öğrenciye 100 tane soru verirse, 50 tane soru verirse sorunun çözüleceği ve bu ilişkinin ancak bu şekilde kurgulanacağı algısı oluşmuş durumda. Bunun aşabilmenin en iyi yöntemi öğretmenlerimizin gerekli rehberlik hizmetlerinin alarak, öğrencilerimizle olacağı ilişkilerinde çok ciddi çok düzeyli umut verici bir aşamada olmasını sağlamak en doğru yöntem olacaktır.
Bunun ile birlikte itibarsızlaştırma boyutuyla  değerlendirdiğimiz, gerçekten de öğretmenin toplumsal statüsünün altüst eden durumun çokta kalıcı olmaması gerektiğini bununda mutlaka devlet ve hükümet sistemi içerisinde, yer bulması gerektiğini buradan belirtmek isterim."dedi.
- "200 GÜNLÜK KALKINMA PLANINDA, 3 BİN 600 EK GÖSTERGE ÇALIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"
Dağdeviren, 100 günlük kalkınma gününde, 200 günlük planlarda 3 bin 600 ek göstergenin öğretmenlere, din görevlilerine ve polislere verileceği yönünde bir çok söylem olduğunun altını çizerek,şöyle devam etti:
"Hatta 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Cumhurbaşkanı'nın böyle bir açıklama yapacağını Milli Eğitim Bakanı söyledi ama geçen günler içerisinde şunu fark ettik ki aslında hiç böyle bir çalışma yok ve bu çalışmanın da ifade ile anlatımı söz konusu değil. Elbette 3 bin 600 ek gösterge hepimiz için çok iyi bir çalışma olarak görülmekte çünkü bugün itibarı ile emekli olan eğitim emekçisi arkadaşlarımıza 3 bin 600 ek gösterge uygulandığı zaman 500 ile 750 lira arasında değişen bir fark ücreti olacaktır ve buda onlarda insanca yaşanabilir bir emeklilik hayatının devamını sağlayacaktır. Ancak ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik durumları değerlendirdiğimizde bugünün şartlarıyla hükümetin 3 bin 600 ek göstergeyi çıkartması sürpriz niteliği taşıyacaktır ama şu çalışmadan da haberimiz var.
Öğretmenlik mesleği kanunu ile ilgili yeniden sendikaların ortak katılımıyla bir çalışma yürütülmekte ve dört büyük sendikamızın da 3 bin 600 ek gösterge deki tavrı da net, bu konuyla ilgili de bakanlığın da bir kabulü söz konusu yakın zamanda olmazsa bile 3 bin 600 ek göstergenin 1 yıl gibi bir süre içerisinde hayata geçeceğini düşünüyoruz.
Bununla birlikte değişen ve gelişecek olan başka şeylerde var. Bu çalışma bizim yıllardır bahsettiğimiz eğitimin sorunlarını ancak eğitimin paydaşlarıyla birlikte oturup çözerseniz, kalıcı çözümler üretirseniz söylemini haklı çıkartan bir çalışma."
-"EĞİTİMİN SİYASETTEN UZAK OLMASI GEREKTİĞİNİ DEFALARCA SÖYLEDİK"
Eğitimin içerisinde bulunduğu sorunları, durumu değerlendirirken sadece bu bahsedilen konular üzerinden değerlendirme yapmanın eksik kalacağına değinen Dağdeviren, "Biz hep şunu söyledik, eğitim siyasetin içerisinde ulaşacağı bir yönetim biçimi değil, alan değil, dolayısıyla siyasetin eğitimden uzak olması gerektiğini defalarca söyledik. Gerek okullarda ki siyasal kadrolaşmalardan tutun da, eğitimde yaşanan özelleştirme politikaları, siyasal ideolojik bakış açısıyla öğrenci yetiştirme düşüncesi, kendisini olumsuz olarak da göstermekte ve karşılığını bulmaktadır. Bu sorunu hepimiz yaşamaktayız, dolayısıyla bu tür düşüncelerimizden bir an önce vazgeçmeliyiz. Eğitimde öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin, mutluluğunu sağlayacak yol ve yöntemler, liyakat esaslı düşünmek zorundayız, bunu gerçekleştirmediğimizde de sonucun, ülkemiz açısından da çok olumsuz olacağını da belirtmekte fayda görüyoruz. şeklinde konuştu

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha