Başkan Altın mesajında, 29 yıl önce, Azerbaycan´ın Dağlık Karabağ Bölgesi´nin Hocalı Kasabasında sahnelenen Ermeni vahşetinin 21'inci asrın en büyük facialarından ve felaketlerinden birisi olarak tarihe geçtiğini vurguladı.

Dönemin Rus zihniyetinin, bu kıyımın gerçekleşmesinde önemli oranda payı, katkısı ve müdahalesi olduğunun bugün daha da netleştiğinin altını çizen Altın, şu ifadelere yer verdi:

25-26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı, Ermeni azgınlığının ve acımazsızlığının iğrenç yüzüyle karşılaşmış ve bu kapsamda soydaşlarımız ağır ve kanlı bir saldırıyla sarsılmıştır.

106´sı kadın, 63´ü çocuk, 70´ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycanlı kardeşimiz hunharca ve alçakça katledilmiştir. Sayıları binleri bulan soydaşımız ise yaralanmış, rehin düşmüş ve de kaybolmuştur.Taşnak ve Hınçak terör örgütünün uzantıları, Türk milletine dinmeyen ve önü alınmayan düşmanlıklarını kan dökerek, masum insanları yok ederek göstermişlerdir."

Hocalı dramının, Türk milletine karşı işlenmiş bir insanlık suçu olduğunu, faillerinin de her daim katillikle ve canilikle aynı kategoride değerlendirileceğini ifade eden Altın,"Soydaşlarımızın ırzına, namusuna, şerefine, hayat ve varlık haklarına kast etmeye cüret eden Ermeni ahlaksızlığını aziz milletimiz lanetle ve nefretle hatırlayacaktır."dedi.

"Türk milletinin duası, desteği her zaman Kardeş Azerbaycan´ın yanındadır"

Altın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diğer taraftan sözde Ermeni soykırım yalanını, her düzeyde yoğunlaştırdıkları propagandayla meşrulaştırmaya, onaylatmaya ve kabullendirmeye çalışanların, Hocalı'yı akıllarına dahi getirmemeleri kendi köksüzlüklerinin ve kimliksizliklerini eseri ve sonucudur. “Hepimiz Ermeniyiz” korosunun, diasporanın gönüllü elçiliğine soyunanların, Ermeni açılımıyla tabuları yıkmaktan, önyargıları aşmaktan bahsedenlerin aynı zihniyetin farklı yüzleri olduğu kuşku götürmez bir gerçek olarak karşımızdadır.

Türk milletine aidiyeti yürekten sahiplenmeyenlerin buldukları ilk fırsatta başkası olma konusundaki ısrar ve tercihlerinde esasen şaşılacak bir yan ve taraf bulunmamaktadır. Özelde Hocalı, genelde Dağlık Karabağ´daki insanlık ayıbını görmek istemeyenlerin, sözde Ermeni soykırım iddiaları üzerinden Türk milletini yargılamaya girişmeleri ve bunun için sistematik faaliyet yürütmeleri insafsızlığın ve yüzsüzlüğün bizatihi resmidir. Bu nedenle değişik ülke parlamentolarında kabul edilen sözde soykırım ve inkâr yasaları en başta milli vicdanlarda hükümsüz kalacak ve hiçbir anlam ihtiva etmeyecektir.

En son olarak Fransa Parlamentosunda siyasi kaygılarla tarihimizi sanık sandalyesine oturtmaya yeltenenler, şayet haysiyet ve insaniyetten mahrum değilseler, dikkatlerini Hocalı´ya vermeli ve oradaki zalimliklere odaklanmalıdırlar. Hocalı katliamının 29. yılında, “Dağlık Karabağ”da Ermeni işgali son bulmuştur ; evinden, yurdundan ve toprağından uzak kalan soydaşlarımız haklarını yeniden kazanmıstırlar. Ayrıca, Hocalı katliamı üzerinden sinsi ve gizli niyetlerini yürütmeye çalışanlara, lobi çalışması ile müşterek sızımızı kullanma amacı taşıyanlara da çok dikkat edilmesi ve fırsat verilmemesi her milliyetçi-vatanseverin sorumlulukları arasındadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Hocalı Katliamı'nın 29´uncu yıl dönümünde, hayatlarını kaybeden soydaşlarımıza Cenab-ı Allah´tan rahmet diliyor, Ermeni mezalimini şiddetle kınıyorum. Unutulmasın ki, tek millet, iki devlet halinde olduğumuz Azerbaycan Cumhuriyeti´nin bir karış toprağına göz dikenler en büyük düşmanımızdır. Türk milletinin duası, desteği her zaman Kardeş Azerbaycan´ın yanındadır."

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha