Saya, Medeni Kanun’un yürürlüğe girişinin 94.yılı nedeniyle yaptığı açıklamasında, Medeni Kanun'un yürürlüğe girişinin 100 yıla yakın, bir asırlık bir süre olduğunu ifade eden Saya, kanunun  İsviçre'den alındığını hatırlattı.

"Cumhuriyet yeterli şekilde kadınlarına sahip çıkamadı"

Kanunun kabulüyle birlikte Mecelleden bu tarafa neler yaşandığına dair genel olarak bir değerlendirme yapan Saya, şunları dile getirdi:

"Medeni Kanun'u özellikle kadının toplumda birey olmasını kadın erkek fırsat eşitliğinin ve cinsiyet eşliğinin yaratılması. Özgür bireyin yaratılması noktasında özel hayatın düzenlenmesi konusunda en önemli düzenlemelerden birisi kadına boşanma evlenme artı miras haklarından yararlanması. Siyasal hayata akabinde 30'lar ve sonrasında siyasal hayata katılma çalışma yaşamının içinde olma yani kurtuluş mücadelesinin nihayetiyle kadınıyla erkeğiyle hep beraber verdik.

Ama gelin görün ki, 94 yıllık süreçte sosyal layık hukuk devleti olduğumuzu beyan ediyoruz belirli bir sürede ivme yukarı doğruydu bugün gelinen noktada biz kazanılmışlarımızdan geriye düştüğümüzü görüyoruz. Bunu salt kanunlarla aslında tarihi yazılmadığını insan haklarını, kadın haklarını çevre hakkını çocuk hakkını temel hak ve özgürlükleri kısacası sindirebilmek ve demokratik sosyal hukuk devleti olma yolunda demokrat beyinler, demokrat nesiller yetiştirebilmek gerekiyor. Buda aslında biz kadınların üzerinden gelişen bir durum ne yazık ki; Cumhuriyet yeterli şekilde kadınlarına sahip çıkamadı diye düşünüyorum  bugün siyasi partilerin bütün kadın kollarını veya aktif kadın siyasetçilerin medeni kanunda biz neler başardık bugün verilen haklardan ne kadar gerideyiz bunun iyi irdelenmesi gerekiyor."

"Biz avukatlar  açısından söyleyeyim ne kadar birey olabildik? "Devlet bizim aslında ne kadar birey olmamıza fırsat verdi?"şeklinde sorgulayan Saya, "Biliyorsunuz bu pandemi süreciyle birlikte aslında tamda bizi yönetenlerin isteği gibi suskun bir toplum olma yolundayız. Kadınıyla, erkeğiyle aslında ülkeye, geleceğe çocuklarımızın geleceğine dair ülkemizin geleceğine dair hepimizin söyleyecek sözü mutlaka var. Ama en ufak muhalif ses dahi maalesef susturuluyor."dedi.

"Otoriter rejimlerden en çok etkilenen biz kadınlarız"

Saya, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Yani 12 Eylüllerin adı vardı, bir şekilde OHAL diyorduk, şuanda aslında pandemiyle birlikte bütün dünyayı saran bir durum bu salgın hastalık baktığınızda bütün dünya otoriter rejimlere doğru gidiyor. Ve bu otoriter rejimlerden en çok etkilenen biz kadınlarız.

Hemen dibimizde Suriye gibi bir savaş akabinde Suriyelilerin ülkemize gelişiyle birlikte maalesef  biz çok eşlilikten tek eşliğe geçiş sürecinde medeni kanunla birlikte biz kadınlar bu hakkı kazanmıştık ama toplumumuzda çok eşlilikte bir artışın yaşandığını görüyoruz. Veya kullanmakta kendimi imtina ederim işte kız çocukların erken evlendirilmesi çocuk gelinler diyerek aslında masum gibi gösterilmeye çalışılmaktadır."

"Çocuk gelinlerin sayısı arttı, kız çocuklarının eğitim hakları çalındı"

Mülteciler noktasında çocuk gelinlerin çok daha fazla arttığına dikkat çeken Saya, "Urfa, Adıyaman gibi ilimizin de içinde bulunduğu bölge itibariyle kız çocukların eğitim haklarının çalındığını uzaktan eğitimle birlikte aslında okul hayatları bitirilmektedir. Pandemi süreciyle birlikte EBA'nın yeterli alt yapısının oluşturulamaması çocukların yeterli bilgisayara sahip olmaması alt yapısının tamamen oturmamasıyla birlikte internet ağının yeterli yayılmamış olmasıyla birlikte maalesef eğitimde fırsat eşitliğinin tamamen bozulduğunu görüyoruz, bu hepimizi kaygılandırmalı."şeklinde ifade etti.

"Hukukçularında ödeyemeyecekleri veballeri var"

Saya, baroların seçimlerinin de ertelendiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Kamu sağlığı öne sürülerek maalesef gördüğümüz ve yaşadıklarımız çok farklı olabiliyor. Bugün siyasi partilerin kongreleri yapılabiliyor ama barolar kamu sağlığını tehdit eder duruma geliyor. Aslında bu toplumda konuşan herkes adeta virüslüymüş gibi algılanıyor ve biz kadınlarda biraz virüslü gibi algılanabiliriz, bu toplumda. Çünkü konuştukça veya bilgili ülkenin geleceği hakkında söyleyecek sözü olan kadınlar noktasında belki de daha çok ötekileştiriliyoruz. Bazı paylaşımlar yaptığımızda da kamuoyunda söylediklerimiz hukukçu olarak algılanmalı yani herkesin mutlaka bir dünya görüşü var ama bunu 'şucu bucu' olarak değil bu ülkenin gerçekten hukukçulara ihtiyacı var."

Hukukçularında ödeyemeyecekleri veballeri olduğunun altını çizen  Saya, "Bunun görünmesi gerekiyor. Bugün yargının içerisinde biz avukatlarda yargının kurucu unsurlarından birisiyiz kanun böyle söylüyor. Bizi ne kadar kendilerinden sayarlar onu bilemiyorum ama yargının da ülkenin içinde bulunduğu durum kadının içinde bulunduğu durum noktasında dezavantaj gruplar."dedi.

"Yargının siyasallaşmasına dur diyebilmeliyiz"

Saya, çocukların içinde bulunduğu durum noktasında ise biraz kendilerini çok iyi sorgulamaları gerektiğini düşündüğünü belirterek, açıklamasını şu şekilde tamamladı:

"Medeni Kanunu'muzun Türkiye Büyük Millet Meclisine kabul edilişinin yürürlüğe girişinin 94. yıl dönümünde bir asırda henüz 100 yıllık süreci tamamlayamadık ama 100 yıllık bir süreçte biz neydik? Nereye geldik? Bundan sonra kadınlar olarak veya toplum olarak nereye gidiyoruz?Bunu siyasi partilerin veya bu toplumun ferdi olan herkesin sorgulaması gerek. En çok yargı mensupların kendisini sorgulaması gerekiyor. Yargının siyasallaşmasına dur diyebilmeliyiz. Bunu gerçekten geleceğe dair umut vaat edebilmesi yargı mensuplarında bir zaman gelip verdikleri kararların sorumluluklarıyla birlikte kendileri de yargılandıkları zaman ne olur bunun düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum."

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha